Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yaklaşık iki yıl aradan sonra politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan düşürerek yüzde 47,50’ye çekti.
250 baz puanla başlayan ilk adım faiz indirim kararı ve “kontrollü” de olsa indirimlerin devam edeceği şeklinde verilen mesajın ardından, piyasa göstergelerinde volatil bir seyir gözlenmemekle birlikte sürecin devamında piyasaları nasıl etkileneceği, paranın yönünün ne olacağı gündem oldu.
TL mevduatta çözülme bekleniyor
Faizin düzeyindeki değişimler, yatırım araçları arasındaki fırsat maliyetini değiştiren başlıca faktörü oluşturuyor. Yüksek faiz döneminde cazip getirili risksiz araçlar tercih edilirken, düşük faiz koşullarında yatırımcı risk de alarak başka araçlara yöneliyor.
Dünya’dan Naki Bakır’ın köşesine taşıdığı değerlendirmeye göre bu nedenle, program döneminde aşırı yükselen faizler nedeniyle revaçta olan risksiz TL faizin, 2025 boyunca indirimlerin devam etmesi durumunda cazibesinin azalacağı, TL mevduatta çözülme yaşanacağı genel kanı.
Bu da yatırımcıların hisse senedi, döviz, altın gibi diğer klasik enstrümanlara yönelmesine etki edecek bir faktör olarak görülüyor. Faiz indirimi sürecinde, değer saklama aracı olarak altına ve dövize ve özellikle Borsa’ya yönelişin artacağı beklenirken, BIST’te hızlı yükseliş trendi olasılığına işaret ediliyor. Faizlerin giderek düşmesi paralelinde ilginin artacağı beklenen bir diğer sektör de gayrimenkul-konut sektörü.
Borsa’ya ilgi artacak
Faiz indirimi sürecinin başlaması ile paranın yeni rotası konusunda favori olarak dile getirilen yatırım alanlarının başında Borsa geliyor. BIST 30 ve BIST 100 endeksleri bünyesindeki şirketlerin hisselerinin faiz indirimiyle birlikte kısa ve uzun vadede artış gösterebileceği belirtiliyor. Şirketlerin borçlanma maliyetlerini düşürerek kârlılık beklentilerini artıran bir faktör olarak faiz indirimleri, yatırımcılarda risk alarak Borsa’ya yönelmeyi teşvik ediyor. Başlayan yeni süreçte Borsa’ya ilginin giderek artabileceği, BİST’te hızlı yükseliş trendi yaşanabileceği belirtiliyor.
Uzmanların öngörüsüne göre, yeni süreçte şu dört kategorideki hisseler en fazla rağbet görecek ve kazandıracak:
Perakende ve temel tüketici ürünleri: Yiyecek ve içecek, ev eşyası, hijyen ürünleri, alkol ve tütün gibi tüketiciler tarafından günlük olarak kullanılan bir dizi temel ürünü kapsayan bu kategorideki sektörlere ait hisseler, faiz indirimi sürecinde cazibesi artacaklar arasında sayılıyor.
Teknoloji hisseleri: Teknoloji şirketlerinin değerlemelerinin büyük ölçüde gelecekteki kazançlara bağlı olması nedeniyle, faiz oranlarının düşmesiyle birlikte gelecekteki kazançların matematiksel olarak daha değerli hale geleceği, bu faktörün faiz indirimleri sürecinde teknoloji hisselerinin daha değerli hale gelmesine katkı yapacağı belirtiliyor.
Gayrimenkul hisseleri: Politika faizinde yapılacak indirimler paralelinde diğer piyasa faizleri gibi konut kredisi faizinin de düşecek olması, kredi kullanımını erişilebilir hale getirerek yurttaşların gayrimenkul satın alımlarını artıracağı için ilgili sektör kuruluşlarının hisselerine de prim yaptıracağı öngörülüyor.
Temettü veren hisseler: Yatırımcısına sağladığı ekstra kazanç sebebiyle talep gören bu hisselerin faiz indirimleriyle birlikte yatırımda fırsat maliyeti azalacağı için temettü popülerliğinin artması bekleniyor.
Altın, döviz, gayrimenkul
Faiz indirimlerinin, altına yönelik yatırımcı ilgisini de artıracağı bekleniyor. Azalan faiz getirisi dolayısıyla yatırımcıların TL mevduattaki birikimlerini çözerek, değer saklama aracı olan altına yatırabileceği belirtiliyor.
Küresel piyasalarda dolar üzerinden fiyatlanan altında, kurdaki yukarı yönlü oluşabilecek hareketler de fiyatı yukarı iten bir faktörü oluşturuyor. Jeopolitik gerilimler, bölgesel savaşlar gibi istikrarsızlıklar da dünyada altına prim yaptırıyor.
Faizde yükseliş rallisi ile dövize spekülatif atağın önünün kesildiği dönemde, dövizden çözülen fonlar cazip getirisi dolayısıyla mevduat başta TL enstrümanlara yönelmişti
Döviz talebinde kayda değer bir artış yaşanması ise kurları yükseltmesi beklenen sonuç. Ekonomide “Düşerken al, yükselince sat” kuralının aksine, dövizde hareketlenme başladığında küçük yatırımcıların dövize yönelişinin bir furyaya dönüştüğü de Türkiye’de bilinen bir durum.
Yüksek kredi faizleri ve sıkılaştırma nedeniyle konut sektöründe, yaşanan durgunluk, faiz indirimi sürecinin başlayacağı beklentisinin giderek güçlenmesiyle son üç ayda yerini canlanmaya bırakmıştı. Faizde indirim sürecinin fiilen başlaması ile sektörde canlılığın hızlanarak devam edebileceği öngörülüyor. Ancak kredi faizlerinin düşmesi ile birlikte konut fiyatlarında yaşanacak olası yükseliş ise bu trendi baskılayabilecek bir faktörü oluşturuyor.
Faizde 16,62 puanlık indirim beklentisi
Merkez bankaları bu faiz oranını belirleyerek iktisadi faaliyet ve fiyatlar genel seviyesini etkilemeyi amaçlıyor. Faiz silahı, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede temel politika aracını oluşturuyor.
Merkez Bankası’nın aralık ayında, reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 69 katılımcı tarafından yanıtlanan Piyasa Katılımcıları Anketi’nin sonuçları, 2025 boyunca politika faizinde toplam 16,62 puanlık bir indirim beklentisini ortaya koyuyor. Katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildiğinde 12 ay sonrası için beklenen politika faizi yüzde 30,88 düzeyinde bulunuyor.
Enflasyonla mücadele
Merkez Bankası’nın faiz indirimi sürecini, 2025 asgari ücret zammının beklenen enflasyon öngörüsüyle yüzde 30’da tutulması üzerine erkene çektiği değerlendirilirken Banka, indirim sürecinde para politikasında sıkılığın korunacağı vurgusu yaptı.
Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş sağlanana, beklentilerin öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para duruşunun sürdürüleceğinin altını çizen Banka, faiz düzeyinin dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleneceğini bildirdi. Bu arada Merkez Bankası, yıllık toplantı sayısını 12’den 8’e düşürürken, operasyonel çerçevede de değişikliğe giderek, gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla-/+ 150 baz puanlık bir marjla belirlenmesi kararı ile faiz koridorunu da daralttı.
Faiz indirim sürecinin 2025 boyunca devam etmesi genel beklenti olmakla birlikte, bundan sonraki adımların “ihtiyatlı ve kontrollü” şekilde atılacağı mesajı dolayısıyla Banka’nın enflasyonun seyrinde olumsuzluk görmesi durumunda makro ihtiyati tedbirlerle buna müdahale edeceği bekleniyor. Bu da dezenflasyonda aksama olasılığına bağlı olarak her toplantıda indirim çıkmayabileceği anlamına geliyor.