Belçika Prensi Laurent, Türkiye’nin savunma sanayisi alanında dünyanın en iyileri arasında yer aldığı gibi, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği teknolojileri endüstrisi geliştirme konusunda da büyük potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Yenilenebilir teknoloji ve enerji verimliliği sektöründe uzmanlığa sahip Belçika Kraliyet ailesi üyesi Prens Laurent, Türkiye’ye son dönemde yaptığı ziyaretlerde edindiği izlenimi, Türkiye’nin savunma ve enerji başta olmak üzere çeşitli alanlarda taşıdığı potansiyeli değerlendirdi.
“Türkiye’nin büyük potansiyeli var”
Prens Laurent; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’yi savunma sanayisinde dünyanın en iyileri arasına taşıdığını belirterek, Türkiye’nin bu alanda gösterdiği başarı gibi, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği teknolojileri alanında da potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Laurent, “Sayın Erdoğan, şu anda dünyanın en iyileri arasında yer alan bir silah sanayisi geliştirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Türkiye’nin ortaya koyduklarını derin takdirle karşıladığını dile getirdi. Türkiye’nin büyük potansiyeli var. Türkiye aynı zamanda bize kendimizi nasıl geliştirebileceğimizi de gösterebilecek bir ülke. Avrupa’nın diğer ülkelerden öğreneceği şey olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Türkiye’yi 2013-2017 yıllarında Avrupa Bölgeler Meclisi (AER) Başkanlığını yürüten, AER Onursal Başkanı ve Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hande Özsan Bozatlı sayesinde daha yakından tanıdığını dile getiren Prens Laurent, “Son derece yetkin, vizyon sahibi bir tıp doktoru olan Bozatlı ile tanıştım ve anlattıklarından son derece etkilendim.” dedi.
“Türkiye’ye her zaman derin bir ilgim ve saygım vardı”
Prens Laurent, Türkiye’yi daha önce çok kez ziyaret ettiğini vurgulayarak, “Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olması ve jeopolitik konumundan dolayı Türkiye’ye her zaman daha derin bir ilgim ve saygım vardı. Harika bir ulus.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin önemli jeopolitik konuma sahip ve gelişmeye açık bir ülke olduğunu anlatan Prens Laurent, “İnsanlar çok çalışkan, bunu herkes bilir. Türkiye’de çok donanımlı mühendisleriniz var. Yollarınızın durumuna bakarsanız, bizim Avrupa’da sahip olduklarımızdan çok daha iyi yollara sahipsiniz.” dedi.
Hibrit enerji sistemi projesi
Belçika Prensi Laurent, eşi Prenses Claire ve kendisine ait olan vakfla üzerinde çalıştıkları “enerji verimliliği teknolojileri ile yenilenebilir teknolojinin hibritleşmesi” olarak adlandırdığı projesini de anlattı.
Prens Laurent, hayata geçirmek istediği projeleri Kraliyet mensubu vasfıyla değil, sürdürülebilirlik ve enerji alanında çalışmaları olan bir girişimci olarak aktarmak istediğinin altını çizdi.
Son Türkiye ziyaretine ilişkin ise Laurent, “Türkiye’ye uzun yıllardır ilgi duyuyorum. Bu sefer İstanbul’a ‘yenilenebilir teknoloji sisteminin hibridizasyonu’ adını verdiğim yenilenebilir enerji ile ilgili çok spesifik bir projeyi sunmaya gittim.” diye konuştu.
Prens Laurent, projesinin yenilenebilir teknolojinin verimlilikle bir araya geldiği çok faydalı bir kombinasyon olduğunu vurguladı.
Laurent, Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasında inşa ettiği köprüleri “mimari açıdan birer şaheser” olarak niteleyerek, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkesinde yenilenebilir teknoloji kurmak ve geliştirmek istediğini, ülkesinin yenilenebilir teknolojinin geliştirildiği bir yer olduğundan emin olmak istediğini anlatan bir yazı okudum. Üniversite ile bu arzuyu gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen “Sıfır Atık Projesi”ne işaret eden Prens Laurent, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da sıfır atık konusunda çok iyi tanınıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de Emine Erdoğan’ın şehirlerdeki sıfır atıkla ilgili çalışmalarını tebrik ediyor.” ifadelerini kullandı.
Geçen yıl Türkiye ziyaretinde Boğaziçi Üniversitesinde temaslarda bulunduğunu anlatan Laurent, “‘Enerji verimliliği teknolojileri ile yenilenebilir teknolojinin hibritleşmesi’ adını verdiğim yeni teknoloji konseptimi sundum. Bu konsept aslında yenilenebilir teknoloji ve enerji verimliliğinin bir karışımı.” dedi.
Prens Laurent, 20 yılı aşkın süredir çevre alanında çalışmalar yürüttüğünü anımsatarak, “‘Yenilenebilir teknoloji ile enerji verimliliğinin melezleştirilmesi’ adını verdiğim yeni bir teknoloji sisteminde öncü oldum.” diye konuştu.
Çeşitli yenilenebilir ve enerji verimliliği teknolojilerini tek bir sistemde bir araya getirdiğini ve bunların birlikte etkin biçimde çalışmasını sağladığını aktaran Prens Laurent, ekibinin bu alanda uzman olduğunu söyledi.
Prens Laurent, “bileşenleri hibritleme” projesini Boğaziçi Üniversitesine sunduğunu ifade ederek, projenin hem Boğaziçi Üniversitesi hem de Bakü’deki Azerbaycan Teknik Üniversitesinde çok olumlu karşılandığını anlattı.
Bu alandaki çalışmalara ilişkin Prens Laurent, “Genellikle insanlar yenilenebilir teknolojiden bahsederken güneş panellerini ve rüzgar türbinlerini anlıyorlar. Ama aslında bu iki teknolojinin yanı sıra onlardan daha etkili çok fazla bilinmeyen teknolojiler de mevcut. Örneğin derin jeotermal teknolojisi veya hidrojen üretimi.” şeklinde konuştu.
Laurent, hidrojen üretimini örnek vererek, maliyetin normalde çok yüksek olduğunu ancak bunun yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile üretilmesi halinde çok daha ucuza mal olacağını anlattı.
Prens Laurent, projesinin Avrupa’daki yenilenebilir teknolojiye ilişkin yeni mevzuatla da uyumlu olduğunun altını çizdi.
İlk pilot proje haziran ayında açıklanabilir
Prens Laurent, hazırladığı proje kapsamında SOCAR ile işbirliği yapmak üzere bir gizlilik anlaşması imzaladıklarını, ilk pilot projeyi Boğaziçi Üniversitesi ile Türkiye’de haziran ayında düzenlenecek Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Konferansı’nda, ardından da Bakü’de kasım ayında yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) sunabileceklerini ifade etti.
Kamuda ve özel sektörde tecrübeli olduğunu vurgulayan Prens Laurent, sürdürülebilir ve toplumsal bir proje hazırladıklarına dikkati çekti.
Prens Laurent, SOCAR projesinin amacının, yenilenebilir teknoloji ile enerji verimliliği sisteminin hibritleştirilmesinden oluşan bir elektrik santralini devreye almak ve rafinerinin kullandığı enerji maliyetini düşürmek olduğunu anlattı.
“Hibridizasyon sistemiyle enerji maliyetini neredeyse sıfıra indirebiliyoruz.” diyen Laurent, bu süreçte enerji faturasının yüzlerce milyon dolar azalabileceğini ve bakım maliyetlerinin de çok düşük olacağını kaydetti.
Prens Laurent, SOCAR ile ilk sanayi kurulumunu geliştirme imkanını görüşmeyi umduğunu söyledi.
“Sayın Erdoğan, bu projenin sadece Avrupa’da ve dünyada değil, Türk devletlerinde de bilinmesini sağlayacak kişidir”
“Geleceğin yenilenebilir teknolojilerinin hibritleştirme olacağını anlamak çok önemli.” diye konuşan Prens Laurent, nükleer enerjiye karşı olmadığını ancak bu kaynaktan sağlanan elektrik fiyatına tesis söküm maliyetinin de eklenmesi gerektiğini anlattı.
Prens Laurent, “Yenilenebilir teknolojinin hibritleştirilmesine yönelik bu yeni proje, Türkiye için olduğu kadar tüm Türk devletleri bölgesi için de büyük bir fırsattır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgedeki liderlerin çoğuyla çok iyi diyaloğu olduğunu, yenilenebilir teknoloji ve enerji verimliliği konusunda güçlü bir mükemmeliyet havuzu oluşturabileceğini duydum.” diye konuştu.
Bu yıl COP 29’un Bakü’de yapılacak olmasının, Türk devletlerinin yenilenebilir teknoloji konusunda büyük bir bilgi birikimine sahip olduğunu dünyanın geri kalanına göstermek açısından çok güçlü bir nokta olduğuna işaret eden Laurent, “Cumhurbaşkanınız Sayın Erdoğan, bu projenin sadece Avrupa’da ve dünyada değil, Türk devletlerinde de bilinmesini sağlayacak kişidir.” ifadesini kullandı.
Prens Laurent, “Ticari projelerden çok, toplumda istihdam yaratacak, bu ülkeye katkı sağlayacak ve dünyanın geri kalanında henüz geliştirilmeyen yenilikçi yenilenebilir teknolojiler içeren bir yetkinlik havuzu sunabilmek istiyorum. Bu benim için çok ama çok önemli bir konu.” değerlendirmesinde bulundu.