ABD Başkanı Joe Biden pazar günü 2024 başkanlık yarışından çekildiğini ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i destekleyeceğini açıkladı. Küresel yatırımcılarsa seçimi Demokratların kazanması halinde Harris’in nasıl bir başkan olacağını merak ediyor.
MarketWatch’un haberine göre olası bir Harris yönetiminde yatırımcılar Biden döneminde savunulan ekonomi politikalarının devam etmesini bekliyor. Bu politikalar arasında Enflasyonu Azaltma Yasası’nın elektrikli otomobiller ve yeşil projeler için sübvansiyon sağlanması, servet sahiplerinin vergi kaçakçılıklarının takip edilmesi için IRS’in finansmanının artırılması, hisse geri alımlarına getirilecek vergiler ve büyük şirketler için %15 asgari kurumlar vergisi gibi ciddi düzenlemeler bulunuyor.
BTIG Politika Araştırmaları Başkanı Isaac Boltansky, “Harris başkanlığı tüm niyet ve amaçlarıyla Biden yönetiminin bir devamı olacaktır” dedi.
Boltansky, “Demokratların bakış açısından bunun bir aksilik değil bir güncelleme olacağını düşünüyorum” dedi ve Biden’ın liderliği konusundaki endişelerin “politikalarından değil sağlığı ve kapasitesinden” kaynaklandığını sözlerine ekledi.
Analistler kasım ayında Harris’in Donald Trump’a karşı bir zafer kazanması halinde dahi Cumhuriyetçilerin Senato’yu geri almasının mümkün olduğunu ve Harris’in partizan yasaları geçirebilme kabiliyetinin sınırlanacağını düşünüyor.
Harris seçilse bile seçimin hemen ardından gelir vergisi oranlarını geçici olarak düşüren ve çocuk vergi avantajlarını artıran 2017 vergi indirimlerinin uzatılması müzakereleriyle karşı karşıya kalacak. Biden, yılda 400.000 dolardan az kazanan aileler için bu vergi indirimlerini uzatma sözü vermişti. Analistler, Harris’in de muhtemelen aynı pozisyonu benimseyeceğini söylüyor.
Veda Partners Ekonomi Politikaları Başkanı Henrietta Treyz’e göre, Beyaz Saray’da bir Demokrat’ın olduğu ve Cumhuriyetçilerin Kongre’nin en az bir bölümünü kontrol ettiği bir senaryo, yatırımcılar için Trump’ın kazandığı veya Demokratların başarısız olduğu bir durumdan biraz daha fazla mali kısıtlama beklemesi gereken bir ortam yaratacak.
Treyz, “ABD Kongresi’nde ciddi bir mali kısıtlama veya bütçe açığını azaltma görüşmesi yapılmıyor. Biden yeniden seçilmedikçe ve Cumhuriyetçiler 2011 dönemindeki mali muhafazakar pozisyonlarına geri dönmedikçe hiçbirinin ortaya çıkacağını görmüyoruz” açıklamasında bulundu.
Treyz Demorkratların kazandığı bir senaryonun Obama yönetimi sırasında Beyaz Saray ve Kongre arasındaki müzakerelerin merkezinde olan bütçe açığı ve borç tavanı anlaşmazlığını yeniden gündeme getirebileceğini söyledi.
Obama döneminde Bush yönetiminin vergi indirimlerinin uzatılması yönündeki müzakereler birkaç yıl sürmüştü. ABD Kongresi borç tavanının yükseltilmeyeceğine dair ciddi tehditler oluşturmuştu ve ABD ekonomisi rekor düzeyde kapanmalara maruz kalmıştı. Tüm bu gelişmeler kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin ABD’nin borçlanma araçlarında not düşürmesine yol açmıştı.
Elbette Demokratların Harris’i aday olarak göstermeleri kesin değil. Adayın kim olacağı gelecek ay Demokrat Parti kongresinde 4.000’den fazla delegenin kararına bağlı olacak.
Parti kongreleri konusunda uzman olan Demokrat Ulusal Komite’nin tüzük panelinin bir üyesi Elaine Kamarck Politico’ya verdiği demeçte Demokrat delegeler için “Joe Biden aday olmadığı anda resmi olarak taahhüt altına olmazlar” dedi.
Bununla birlikte, Harris analistler tarafından adaylık için ezici bir biçimde favori olarak görülüyor.
Stifel’in Baş Washington Stratejisti Brian Gardner, “Zaman ve lojistik kısıtlamalar nedeniyle, Harris dışında herhangi bir Demokratın bir kampanya düzenlemesi ve para toplaması zor olacaktır” dedi.
Gardner, “Bayan Harris kampanya fonları da dahil olmak üzere Biden’ın kampanya altyapısını devralabilir. Ayrıca Kongre’de siyahilerin Başkan Yardımcısı Harris’i desteklemesini bekliyoruz. Diğer Demokratlarsa bu avantajları elde etmek konusunda zorlanacaklar” dedi.
Harris, hayatının önemli bir kısmını savcı olarak geçirdiği için ekonomi politikası konusunda uzun bir geçmişe sahip değil. Ancak senatör ve 2020 başkan adayı olarak geçirdiği kısa süre, görüşleri hakkında bir fikir verebilir.
Harris Kaliforniya başsavcısı olarak görev yaptığı süre boyunca, Küresel Finansal Krizi sonrasında haksız yere haczedilen ev sahipleri için 25 milyar dolarlık bir anlaşma sağlanmasına yardımcı oldu. 2020’deki kampanyasına kadar tüketicilerin savunucusu statüsünü pekiştiren iki hamle olan Kaliforniya’daki “ev sahibi hakları bildirgesi” yasasını savundu.
Harris, düşük gelirli ve orta sınıf ev kiracılarının yaşadıkları zorluklara odaklandı ve başkanlık yarışı sırasında, gelirlerinin %30’undan fazlasını kira ve kamu hizmetlerine harcayan aileler için aylık çek şeklinde gelecek bir vergi avantajı önerdi.
Harris’in biyografisindeki bir diğer önemli faktör de büyük teknoloji firmalarıyla olan uzun süreli bağları. San Francisco menşeili bir politikacı olan Harris, Meta ve Alphabet gibi büyük teknoloji firmalarıyla yakın bağlantılar geliştirdi. Harris’in bu yönü 2020 Demokratların ön seçimlerinde bir yük olarak görülse de başkanlığı kazanması halinde teknoloji yatırımcıları için iyi bir haber olabilir.
Harris 2020’deki kampanyası sırasında da sağlık hizmetleri politikası hakkında tutarlı bir mesaj bulmakta zorlandı. Birinci sınıf bir senatör olarak, Senatör Bernie Sanders’ın “Herkes için Medicare” platformunu benimsedi. Ancak adaylığı süresince bu pozisyondan geri çekildi. Bunun yerine Amerikalıların özel sağlık sigortalarını korumalarına izin vermeyi, aynı zamanda kamu tarafından sağlanan bir sigorta alternatifine kaydolmalarını savundu.