AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Çelik’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Mart ayı sonunda büyük kongre takvimi netleşecek. Yeni dönemin yeni ihtiyaçların siyasi ritmine göre neler yapılması gerektiğini, teşkilatlarımızın ne şekilde vatandaşlarımızla buluşması gerektiğini, bunlar tabii MKYK toplantımızda değerlendirilecek. Yeni trendlere uygun yeni modeller nasıl oluşturabiliriz bunlar üzerinde hazırlıklarımız var onları gerçekleştireceğiz.
Ekonomi yönetimimize dönük olarak Bakan arkadaşlarımızın istifa ettiği içeride şu tartışmanın çıktığına dair hepsinin yalan olduğunu açık ve net olarak ifade etmek isterim. Elde edilen pozitif sonuçlardan rahatsız olanların pozitif sonuçları sabote etmek üzere bir faaliyet içinde olduğu görülüyor. Mücadele yöntemlerimiz bu konuda sarih ve nettir. Esas olan işimize bakmaktır. Milletimizin bizden taleplerini yerine getirmektir.
“DİYARBAKIR ANNELERİ’NE SEVGİLERİMİZİ İLETİYORUZ”
Bugün MYK’da yeni dönemdeki siyasi çalışmalar, Meclis çalışmaları kapsamlı şekilde ele alınacak. Genel başkan yardımcılarımız, MYK üyelerimiz illerde vatandaşlarımızla buluşacaklar. Diyarbakır annelerinin eylemi 6. yılına girdi. Evlatlarını terörden kurtarmak isteyen Diyarbakır annelerine sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz. Bu ülkede Türk-Kürt herkesin vatandaş olduğu bilinciyle bu çocukların memlekete mühendis, doktor, işçi, esnaf, öğretmen olarak bu milletin geleceğinde rol alması arzumuzdur, idealimizdir. Terör örgütünün yörüngesinin içerisinde güya bu hakları savunanların yaptığı şey, bu çocukları terör örgütlerinin lejyoneri haline getirmeye çalışmalarıdır.
Evlatları için mücadele edenler ve bunlara destek verenlerin son derece kıymetli bir destek ve katkıda bulunduğunu ifade etmek isterim. Şimdiye kadar birtakım insan hakları örgütlerinden, medya organlarından destek verilmemiş olması da bu çerçevede dikkatle değerlendirilmesi gereken husus olarak gündeme alınmalıdır. Çifte standart herkesin dikkatini net bir şekilde çekmektedir. ‘Ben demokrasiyi, insan hakları savunuyorum’ diyenlerin bir sınavıdır bu.
“YARALI BİLİNÇ YARATMAYA ÇALIŞAN HER TÜRLÜ TAVRIN KARŞISINDAYIZ”
Geçen ay son derece yoğun geçti. Malazgirt zaferimizin 953. yıldönümünü kutladık. 30 Ağustos zaferimizin yıldönümünü kutladık. Bu zaferler ayında partimizin kuruluş yıldönümünü kutladık. Cumhurbaşkanımızın takdiriyle kabinemizin Ahlat’ta gerçekleştirilmesi tarihi bir mesaj olmuştur.
Burada maalesef Türkiye’yi kimlikçi tartışmaların içinde boğmak isteyen, geçmişle bugünümüzü kavga ettirmek isteyen, tarihteki sürekliliğimizi siyasal hafızamızı yaralı bilinç haline getirmeye çalışanların 30 Ağustos ve Malazgirt’ti birbirine zıt gibi algılamaya çalıştıklarını gördük. Biz yaralı bilinç yaratmaya çalışan her türlü tavrın karşısındayız. Uzun bir devlet geleneğine sahibiz. Gözbebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyetimiz ile geleceğe yürüyoruz.
“REKABET HUSUMETE DÖNÜŞMEMELİ”
Siyasi rekabet olabilir ama siyasi rekabet hiçbir zaman siyasi husumete dönüşmemelidir. Birbirimizin rakibiyiz ama birbirimizin hasmı değiliz. Bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışan Netanyahu hükümetinin saldırganlığında iç bünyemizi sağlam tutmalıyız. İç bünyemizde nefret siyasetinin üretilmesi, içeride rekabetten çıkartılıp, husumete dönük sonuç doğurmaya çalışıyor bazıları. Adlarımız, meşreplerimiz, mezheplerimiz, aidiyetlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Atatürkçülük yapıyorum diyerek vatandaşlarımızın bir kısmının değerlerine saldıranlar hem Atatürk’ümüze hem Cumhuriyetimizin değerlerine saygısızlık yapıyorlar. Burada yaratılmaya çalışılan bölünmenin ya da oluşturulmaya çalışılan fay hattının Türkiye’nin geleceğinde ve bugünün de yeri yoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a kadar yürünen çizgide büyük mücadeleler verilmiştir ve devam edecektir.
Burada herhangi şekilde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygısızlık anlamında oraya dönük çirkin dil kullanmaya karşı bütün tavırlara karşı hareket etmemiz gerektiğini istiyorum. Hakaret tahrik içeren bunlar nefret siyasetinin unsurlarıdır. Bunların iç bünyemizi zayıflatmaya, iç cepheyi zayıflatmaya dönük olduğunu net bir şekilde ifade etmek isterim.
“VATANDAŞIMIZIN İRADESİ SAYGIDEĞERDİR”
Herkes yetkisini milletten almaktadır. Siyasi partilerin yöneticilerinin arasında tabii ki rekabet olur, ama hiç kimsenin hangi siyasi parti olursa olsun onlara oy vermiş vatandaşlarımıza hakaret etme, onların iradesini eleştirme hakkı yoktur. Siyasi partilerin tabanlarındaki vatandaşlarındaki dönük saldırıların hepsine karşıyız. Biz bir siyasi partiyiz, ittifakımız var, vatandaşımızın huzuruna çıkıp oy istiyoruz, sonuç olarak vatandaşımız bize oy versin vermesin, vatandaşımızın iradesi muhteremdir, saygıdeğerdir, hürmet etmek zorundayız.
Son zamanlarda bir iklim yaratılmaya çalışarak gerek AK Parti gerek Cumhur İttifakı tabanına gerekse muhalefet partilerin tabanlarına yüksek bir saygıyla yaklaştığımızı ifade etmek isterim. Atatürk’e ve Cumhurbaşkanımıza dönük çirkin dilin yanı sıra bunun topluma yansımaları oluyor. Sırf başörtülü olduğu için reddi hakim talebinde bulunulması, başörtülü birinin tesise alınmaması gibi olaylar nefret söyleminin neticeleri olarak gündeme geliyor. Demokratik siyaset talebinde bütün bunlarla mücadele edeceğimizi ifade etmek isterim.
Bir siyasi partinin tabanına, Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret etmiş birisinin CHP Genel Başkanı tarafından çok matah bir iş yapmış gibi protokolde ağırlanması, alkışlanması hakaretin alkışlanmasıdır. Bu kapıyı açan kişiler kendi siyasi parti tabanlarına hadsizce saldıranların da dolaylı yoldan himayesini gerçekleştirilmesi gerekir. Bu şekilde hakaretlerde bulunan bir kişinin CHP Genel Başkanı tarafından himaye edilmesi son derece yanlış bir durum olmuştur. Siyasi partiler tutup da nefret siyasetinin taşıyıcı, hamisi haline gelirse problem büyük demektir. Herkesin sorumlu davranmasında fayda var.
İSRAİL’İN GAZZE’YE YÖNELİK SALDIRILARI
Gazze’deki soykırımın devam etmesi ve bunun Batı Şeria’ya taşınılmaya çalışılması aynı zamanda Batı Şeria’dan Lübnan’a, Suriye’ye, İran’a taşınması gerilimi coğrafyaya yayma çalışmasıdır. Dünya sessiz kaldıkça soykırımın ortağı olmaya devam etmektedir. Yarın bir gün uluslararası kurumların ve mekanizmaların katılımcısı düşmeye başlarsa bunlar başkaları tarafından da dikkate alınmamaya başlarsa bugün sessizliğe gömülenler, bu katliamlara örtülü destek verenler sorumlusu olacaklardır.
Mescid-i Aksa’nın statüsüne dönük saldırılar artık işin geri dönülmez noktaya getirir. Orada sadece Müslümanlara, camilere dönük değil kiliselere yönelik saldırılar net şekilde görülmektedir. Burada ırkçılık ve soykırımı üzerinden ne Müslümanlara ne Hristiyanlara bir işgal faaliyetidir. Bizim bununla mücadelemiz devam edecek. Cumhurbaşkanımızın önümüzdeki dönemde BM’de ve diğer platformlarda güçlü mesajları gerçekleşecektir.”
SORULAR VE YANITLAR
(Özel’in erken seçim açıklamaları) Cumhurbaşkanımızı herhangi seçimde yenebileceğini düşünmesi hiçbir şekilde siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Kendileri açısından kötü bir espri olmaktan öteye geçmez. Seçim bittikten sonra ‘Biz seçim falan istemiyoruz, belediyelerde hizmet edeceğiz’ diyorlardı. Belediyelerde ortaya konulan bir hizmet yok. Tam tersine belediyelerde sürekli olarak hizmetlerin aksaması daha çok akraba atamalarıyla gündeme geliyor. Bütün bu tartışmanın erken seçim tartışmasıyla örtbas edilmesini görüyoruz.
CHP’deki aktörler arasında kimin niyetinin ne olduğu, kimin kimin ziyaret ettiği. Eskiden 6’lı masa çerçevesinde bu siyaset konuşuluyordu. 6 Masa CHP’de küçük bir prototipi haline dönüştü. Şimdi tüzük kurultayı deniyor. Önümüzdeki dönemin siyasi ritmini yakalamaktan ziyade parti içinde mevzi inşa etme şeklinde gündeme geliyor. Herhangi şekilde erken seçim yok. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin istikrarlı ilerleyişini koruyarak, Türkiye’nin güvenli ülke vasfını koruyarak, eser ve hizmet siyasetinde yolumuza devam edeceğiz. Bizim için 3,5 yıl Türkiye Yüzyılı çerçevesinde son derece kritiktir. Şu anda erken seçimle ilgili konuşulacak konu, tüzük kurultayı sözkonu olduğunda CHP’nin içinde bir erken seçim var. Onun o şekilde değerlendirilmesi lazım.
(Mezuniyet töreninde teğmenler tartışması) Ülkemizin tarihinde ve dünya tarihinde kara, hava ve deniz kuvvetlerimizde üç kız öğrenci birinci oldu. Türkiye Yüzyılı bir bakıma kadınların da yüzyılı diyorduk. Bu mottonun altını dolduran sonuçlardan bir tanesi oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri gözbebeğimizdir. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin birtakım yabancı projeler çerçevesinde en çok Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar verdiği görülmüştür. Bu gençlerin Türkiye’nin geleceğine dönük hizmetinden, vatandaşlarımızın bunu takdir etmesi kıymetlidir. Bu görüntülerin neticesinde birilerinin yaptığı açıklamalara bakarak, birtakım kötü tecrübelerin hatırlanması demokratik hafızada iz ve yara bırakmış birtakım olayların gündeme gelmesi konusunda vatandaşlarımızın demokratik eleştirileri de saygıyla karşılanmalıdır.
“TEĞMENLERE HAKARET KABUL EDİLEMEZ”
Burada iki kötü niyetli konu var. Birtakım siyasetçi, aydın, emekli asker bu görüntülerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mesaj verildi, hükümete karşı mesaj verildi, üslupla konuşmaları asıl bunların yaptığı şey eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışılması meselesidir. Milletin kendi imkanları ile gözbebeği gibi baktığı teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez. Biz silahlı kuvvetlerinin asli görevinin vatan müdafaası olması gerektiğini her zaman ifade ettik.
“HERHANGİ BİR YANLIŞ UYGULAMAYA, VESAYETE MÜSAADE EDİLMEZ”
Bizim silahlı kuvvetler içine vesayet sokulmasına karşı hassasiyetimiz son derece güçlüdür. Vatanseverlik hukukun içinde kalarak olur. Geçmişte bu yapıldı. Geçmişte silahlı kuvvetler adına seçilmiş meşru hükümetin faaliyeti kısıtlanmaya çalışıldı. Hükümete posta koyuldu, muhtıra verildi. Bütün bunları yaşamış olarak tecrübemiz ortadadır. Demokratik denetleme mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır. Herhangi yanlış uygulamaya, vesayete müsaade edilmez.
Yemin töreni üzerinden haddini aşan birtakım siyasiler, emekliler ‘hükümete kılıç çekti’ dedikleri zaman eski Türkiye’deki vesayet unsurlarını kafalarında diriltmek olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Normal mekanizmalar işlemektedir. Bu zafer ayında Türk Silahlı Kuvvetleri yeni mezunlarını vermiştir. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetişmiştir.
“BU YEMİN NAMUS VE ŞEREF ÜZERİNE YAPILDI”
Bu yemin namus ve şeref üzerine yapıldı. Silahlı kuvvetlerin yeni mezunları ülkenin geleceği içindir. Bir disiplinsizlik varsa bakılır, dışarıdan söz söyleyerek bu görüntü üzerinden vesayet hortlatmaya çalışan birtakım emekli askerlerin, siyasetçilerin, birtakım yazarların tutumu yaklaştır. Yanlış yapılırsa gereği yapılır.
Buradaki tutumumuzun net olduğunu, demokrasi ve anayasal düzene sadakatin esas olduğudur. Cumhurbaşkanımız bugün devletin başı ve cumhurbaşkanımız olarak ordularımızın başkomutanıdır. Bu anayasal düzen biçimiyle hareket etmek gerekir. Bu çocukların sevincine iyi niyetle katılan vatandaşlarımızın de sevinci saygıdeğerdir. Burada demokratik uyarıda bulunan, birtakım hassasiyeti hatırlatan vatandaşlarımız da saygıdeğerdir. Kötü niyetli olan gerek silahlı kuvvetlerin genç mensuplarına hakaret edenler ve onların üzerinden siyaset üretmeye kalkmak kabul edilecek bir yaklaşım değildir.
Geçen sene de hatırlarsanız bazı olaylar olmuştu, mekanizmalar işletildi, gerekleri yapıldı. Bu konuda vatandaşlarımız müsterih olsun. Demokrasiyi ve milli iradeyi korumak konusunda ilk günkü kararlılığımız neyse bugün daha kararlıyız. Demokrasi ve anayasa dönük saldırının ülkemizin geleceğine yapılmış olduğunu biliyoruz. Üç kuvvetin de birincisinin kız öğrenciler olması vesilesiyle Türkiye Yüzyılı aynı zamanda kadınların yüzyılı olacak mottomuz günışığına çıkmıştır.
BRICS AÇIKLAMASI: SÜREÇ DEVAM ETMEKTEDİR
Brics’e üye olmak istediğimizi sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli defalar ifade etti. Bununla ilgili somut gelişme olursa sizinle paylaşırız. Türkiye’nin Brics dahil önemli platformlarda yer almak istediğinizi sayın Cumhurbaşkanımız söylemiştir.
Namık Bey tartışmasını bitirmiştik anladığımız kadarıyla Namık Bey devam ettirmek istiyor. Bu ifadeler bize dönük yalanlama içermiyor. Namık Tan Meclis’te bu konuşmayı yaptığı zaman buna ilk tepki CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bey’den geldi. Yankı Bey, sayın Tan’ın açıklamalarına cevap verirken kullandığı argümanların çoğu doğruydu. Biz buna gereken cevabı verince daha sonra sayın Bağcıoğlu’nun, sayın Tan’ın olduğu yerde Deniz Bey basın toplantısı düzenledi. Sonuç olarak CHP dedi ki, Namık Tan’ın görüşlerini reddeden sayın Bağcıoğlu’nun görüşlerine yakın durdu.
Şimdi burada tekrar sayın Tan, Mavi Vatan’a masal demeye devam ediyor. Türkiye’nin NATO mükellefiyetleri, Doğu Akdeniz’de benzeri hususlar sözkonusu olduğunda TSK katılmakta ve Türk bayrağını göstermektedir. Onların bahsettiği gibi İsrail’i korumak üzere yapılmış tatbikata TSK’nın unsurları, Deniz Kuvvetleri katıldı demek yalandır.
“CHP NAMIL BEYİ TASHİH ETMİŞ OLDU”
Bu olmasaydı o zaman Namık Tan, ‘bakın NATO’ya karşı tutum alıyorlar’ diyecektir. CHP daha önceki açıklamasında sayın Namık Tan’ın Meclis’teki konuşmasındaki argümanlara karşı olduklarını net bir şekilde ifade etmiş oldular. Tartışma kapanmış oldu aslında, CHP Genel Merkezi Namık Bey’i tashih etmiş oldu. Şimdi Namık Bey Mavi Vatan’a tekrar masal demiş. Maalesef Yunanistan’ın Mavi Vatan konusundaki tezlerini kendi tezleri olarak değerlendirmiş. Bu vahim bir şeydir. Namık Bey tecrübeli diplomattır. Arzu ederdim ki bu birikimini Meclis’e yansıtsın. Geçmişte gerçekten diplomaside birikimi olup da muhalefet partide siyaset yapıp çok faydalandığımız isimler oldu. Bunların başında Şükrü Elekdağ gelir. Biz o zaman Şükrü Elekdağ’ın muhalefetinden çok yararlanırdık. Şimdi burada Namık Bey’in diplomatik tecrübesine haksızlık yapan tek kişi kendisinin bu işin içerisine girdiği yanlış siyasi motivasyon.
Meclis’te pekçok dış politika konuşması dinledim. Namık Bey’in Mavi Vatan’a ‘masal’ dediği konuşma en niteliksiz konuşmaydı. O yüzden dedim ki, ‘Bu konuşmayı destekliyorsanız CHP’nin internet sitesine ve Twitter hesabına etiketleyin herkes okusun’. Namık Bey anavatanımızı korumak için yaptığımız faaliyetlere karşı çıkıyor. Sınır ötesi operasyonlara karşı çıkıyor. Bütün operasyonlar orada terör devletçiği kurma hedefini darmadağın etmiştir. Diplomatik tecrübeyle çok rahat bilinecek şeyler yanlış siyasete girince maalesef çarpıtılmaktadır.”
(Kasım Gülpınar’ın istifası) Siyasi parti iddia için kurulur. Sayın Erbakan’ın açıklamaları partinin AK Parti karşıtlığı üzerine kurulduğu izlenimi yaratıyor. İktidarı eleştirmeyi geçmiş durumda adeta AK Parti’ye kaybettirmek, CHP’ye kazandırmak gibi bilmediğimiz parti programları varmış gibi davranıyorlar. Geçmişte söylenen sözleri açmak istiyorlarsa, şu anda son yerel seçimlerde AK Parti’de siyaset yapmış pekçok arkadaşımızı aday yaptılar. O arkadaşların geçmişte kendileriyle ilgili neler dediklerine baksınlar. Kasım Bey bizim beraber uzun yıllar siyaset yaptığımız, çok saygıdeğer anılaramızın olduğu arkadaşımız. Kendi takdirini bu şekilde kullanmış. Aileden de siyasetten tecrübeli arkadaşımız. Siyasette saygıdeğer yol yürüdük. O Kasım Bey’in kendi takdiridir. Bizimle, partimizle ilgili bir husus olursa o zaman değerlendiririz.
(Suriye ile normalleşme süreci) Üç aşamalı bir mekanizmadan bahsettim. İstihbarat teşkilatlarımız dosyaları olgunlaştıracak. Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı düzeyinde bir araya gelinecek. Dosya liderlere arz edilecek. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Esad durumu değerlendirecek, takvim ortaya koyacak. Şimdi bahsettiğim sistematik içeriside faaliyetler sürüyor. İstihbarat düzeyinde çalışma devam ediyor. Bakanların görüşüleceği düzeye henüz gelmedik Dolayısıyla liderler düzeyinde bir karar verilmiş değil. Bizim şartlarımız, onların şartları masada tartışılacak. Karşılıklı olarak şartları koyarsınız, müzakere bu demektir. Ortak nokta bulunması için müzakere edersiniz. Liderler görüşmesi takvimi bu olgunlaşmaya bağlı olarak gerçekleşecek.
KAYNAK: Habertürk