İsrail hava saldırılarının sürdüğü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde arka arkaya şiddetli patlamalar yaşanırken, saldırının hedefinin Hizbullah Hareketi Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin olduğu iddia edildi.
İsrail Beyrut’un güneyine yönelik saldırılarını sıklaştırırken 23 Eylül’den bu yana yaşanan en şiddetli patlamalardan biri meydana geldi.
Art arda yaşanan patlamalar binalarda sarsıntılara sebep oldu.
ABD’nin Axios haber platformunun üç İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde, saldırının hedefinin öldürülen Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın muhtemel halefi Haşim Safiyuddin olduğu iddia edildi.
Barak Ravid imzalı haberde, saldırının sonuçlarının henüz bilinmediği ve Lübnan medyasından İsrail’in saldırısının Hasan Nasrallah’ın öldüğü saldırıdan daha büyük olduğu bilgisi aktarıldı.
İsrail’den konuya ilişkin henüz açıklama yapılmadı.
İsrail’in son 24 saatte Lübnan’a düzenlediği saldırılarda 37 kişi öldü
Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Lübnan’ın çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda yaşanan can kayıplarına ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, İsrail’in son 24 saatte Lübnan’a yönelik saldırılarında 37 kişinin öldüğü, 151 kişinin yaralandığı ifade edildi.
Hizbullah’la 8 Ekim 2023’ten beri kontrollü çatışmalara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül’den itibaren Lübnan’ın başkenti Beyrut ve güneyinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Lübnan-Suriye sınırındaki El-Masna Sınır Kapısı’na hava saldırısı düzenlendi
Yerel medya kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Lübnan ve Suriye arasındaki El-Masna Sınır Kapısı İsrail ordusunun hava saldırısına uğradı.
Saldırıda, Lübnan’ın başkenti Beyrut ve Suriye’nin başkenti Şam arasındaki yolun da kesintiye uğradığı aktarılırken, ölen ya da yaralanan olup olmadığı konusunda bilgiye yer verilmedi.
ABD, Nasrallah’ın öldürülmeden önce ateşkesi kabul ettiğinin kendilerine iletilmediğini bildirdi
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, günlük basın toplantısında, İsrail-Lübnan arasındaki çatışmalarla ilgili gazetecilerin sorularını cevapladı.
Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdullah Buhabib’in, “Nasrallah’ın, öldürülmeden önce bir ateşkes planını kabul ettiğine” dair açıklamalarının hatırlatılması üzerine Miller, “Eğer bu doğruysa, bize hiçbir şekilde iletilmedi.” dedi.
Miller, “Bunu kabul edip etmediğini ve Lübnan’ın içindeki birine söyleyip söylemediğini bilmiyorum. Açıkçası, bunun bizim haberimiz olmayan bir şey olması mümkün.” ifadelerini kullandı.
Hizbullah’la ateşkesle ilgili tekliflerini iletmek için birkaç görüşme yaptıklarını belirten Miller, “Sanırım tüm taraflar ileri süreceğimiz tekliflerin gayet farkındaydı. Ancak bu görüşmelerde hiçbir zaman Hizbullah’ın bunu kabul ettiğine veya kabul edeceğine ya da Nasrallah’ın kendisinin bunu kabul ettiğine dair bir mesaj almadık.” diye konuştu.
Lübnanlı Bakan Buhabib, ABD’de yayın yapan PBS televizyon kanalında katıldığı bir programda, Nasrallah’ın, öldürülmeden önce ateşkesi kabul ettiğini, ABD ve Fransa’nın da kendilerine İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ateşkesi onayladığını ilettiğini belirtmişti.
Hizbullah lideri Nasrallah, İsrail ordusunun 27 Eylül’de Beyrut’a düzenlediği hava saldırılarında öldürülmüştü.
“Sivil zararı azaltmak için önlem almaları gerekir”
Sözcü Miller, İsrail’in Lübnan’a karşı “tam ölçekli bir savaş” niyetinde olup olmadığı sorusuna verdiği yanıtta, İsrail’in saldırılarının Hizbullah yetkililerini ve üyelerini hedef almakla sınırlı olduğunu söyledi.
Miller, İsraillilerin son bir kaç gündür yaptıklarının, “kendilerine saldıran bir terör örgütü olan Hizbullah’ı hedef almanın dışında bir şey olmadığını” savundu.
”Biz nihayetinde bir ateşkes ve diplomatik bir çözüm görmek istiyoruz” diye konuşan Miller, “En azından bu noktada, sınırlı saldırıların Hizbullah’ı sınırdan geri püskürtmeye çalışmasının uygun olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
Miller, İsrail’in, Lübnan’ın güneyinde sivil binaları hedef alması konusunda ise, “Sivil zararı azaltmak için önlem almaları gerekir. Tıpkı başka yerlerde olduğu gibi Lübnan’da da uluslararası insancıl hukuk uyarınca bunu yapmak zorundalar.” ifadesini kullandı.