Borsa yatırımcıları eskiden görmezden geldikleri ekonomik verileri bugün çok daha yakından takip etmek zorunda.
Yatırımcılar, eskiden kolayca gözden kaçan sıradan raporlar da dahil olmak üzere her türlü ekonomik veri konusunda giderek daha gergin hale geliyor.
Ekonomik veriler ve gerginlik
MarketWatch’tan Joy Wiltermuth’un haberine göre, yatırımcılar, Fed faiz oranlarını düşürmek ve ekonomi için yumuşak bir iniş sağlamak için çalışırken gelen ekonomik veriler konusunda giderek daha hassas ve stresli. Aylık istihdam rakamları gibi önemi tartışılmaz veriler noktasında bu durum özellikle geçerli. Ancak, finans piyasalarında hiçbir zaman önemli bir değişiklik yaratmayan sıradan ekonomik güncellemeler konusunda da gerginlik artıyor.
Natixis Investment Managers Solutions‘da portföy yöneticisi olan Jack Janasiewicz, bunun kısmen yatırımcıların haber akışının hızlı temposuna ‘aşırı duyarlı’ hale gelmesinden kaynaklandığını söylüyor ve ekliyor: “Ancak, genellikle parmak uçlarını şıklatarak haberlere hızlı bir şekilde tepki verebiliyorlar. Bu, o büyük tepkilere bir nevi yakıt katıyor.”
Volatilitede artış
Bespoke Investment Group, eğilimi daha fazla araştırmak için 25 yıllık verileri inceliyor. Buldukları şey, ekonomik verilerin yayınlandığı günlere bakıldığında, son dört yılda Wall Street’te oynaklıkta bir artış olduğu.
Bespoke’a göre, S&P 500 Endeksi, pandemiden önce ekonomik veriler yayınlandığında günlük ortalama yüzde 0,81 yukarı veya aşağı hareket ederken Mart 2020’de pandemi kilitlenmeleri başladıktan sonra bu oranın yüzde 0,94‘e yükseldiği gözleniyor.
Dahası, 34 farklı türde bireysel ekonomik yayına bakıldığında, ‘önceden daha az tepkisel olan göstergelerin odak noktası haline geldiği’ görülüyor. Diğer bulgular ise, ISM üretim verilerine Kovid-19 krizinden bu yana geçmişe kıyasla ‘azalmış bir ilgi’ gösterildiği ancak 10 ekonomik göstergenin yayınlandığı günlerin yüzde 1‘lik bir hareketle çakıştığına yönelik.
Bespoke yayınladığı raporda, Michigan Üniversitesi tüketici güveni anketi, kişisel gelir ve harcama verileri, ADP özel bordroları ve imalat sektöründe dayanıklı mal siparişleri gibi diğer ekonomik verilerin yayınlanmasının ardından borsada yüzde 1’lik dalgalanmalar yaşandığını yazıyor. Bespoke, “Pandemi öncesinde, S&P’nin yayınlandığı gün ortalama en az yüzde 1’lik bir hareket gösterdiği tek bir ekonomik gösterge yoktu” diye yazıyor.
Verilerin sarsıcı etkisi
LPL Financial‘ın baş ekonomisti Jeffrey Roach da, ekonomik veri yayınlarının ardından volatilite eğilimini takip ediyor.
Roach, Çalışma Bakanlığı’nın iş ilanları ve iş gücü devir hızı anketini veya JOLTS verilerini ‘daha önce göz ardı edilen ancak son sıkılaştırma döngüsünde politika yapıcılar için bir saplantı haline gelen bir veri setinin başlıca örneği’ olarak nitelendiriyor.
Roach, “Fed Başkanı Jerome Powell, iş gücü sıkılığının belirli bir ölçüsü olan açık iş sayısı/işsiz oranına odaklandığından beri, ‘oran çok yakından izlendi, incelendi ve tartışıldı. Ancak yaklaşık on yıl geriye gittiğinizde yatırımcıların genellikle bu JOLTS yayınını görmezden geldiğini görürsünüz” diyor.
Pandemi sonrasında piyasa dalgalanmaları genellikle enflasyon verilerindeki sürprizleri takip ediyor. Bu mantıklı, çünkü Fed, ‘geçici’ olmayan yaşam maliyetindeki artışı dizginlemek için 2022’de faiz oranlarını agresif bir şekilde artırmak zorunda kaldı.
‘Fed karar günleri’ veya ABD Merkez Bankası yetkililerinin faiz oranlarında olası herhangi bir hareketi görüşmek üzere bir araya geldiği günler de özellikle oynak seyrediyor. Bespoke, Kovid’den önceki Fed karar günlerinde günlük hareketlerin ortalama yüzde 0,88 olduğunu ancak Fed’in Powell döneminde Mart 2020’den bu yana yüzde 1,17‘ye yükseldiğini bulguluyor.
Janasiewicz, yatırımcıların gün sonunda sona eren opsiyonları kullanması ve borsa yatırım fonlarının popülaritesi de dahil olmak üzere finansal düzlemdeki kaldıraçların büyük piyasa dalgalanmaları için diğer katalizörler olabileceğini belirtiyor.
Bir diğer tetikleyici olarak ise S&P 500’ün son dönemde yeni rekor seviyelere ulaşması ve durgunluk korkularının yeniden alevlendiği bir dönemde şimdiye kadar kaydettiği yüzde 20’lik şaşırtıcı artış gösteriliyor.
Fed’in son dört yıldaki ilk büyük 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından enflasyon endişeleri hakkında da yeniden konuşulmaya başlanmış durumda. Janasiewicz tüketicilerin güçlü kalmaya devam ettiğini, bir durgunluğun olası görünmediğini ve hisse senetlerinin muhtemelen daha fazla yükseliş potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Ancak yatırımcıların, hisse senetlerinde acı verici bir satış dalgasına neden olabilecek ekonomideki herhangi bir zayıflık belirtisine karşı yüksek alarmda olduklarını da ekliyor.
Janasiewicz, “İnsanlar piyasadan çıkan son kişi olmak istemiyor. İnsanlar bunun üzerine çok çabuk hareket ediyor” şeklinde konuşuyor.