Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) küresel petrol talebi öngörüsünü 3 ay üst üste aşağı yönlü revize etmesinin ardından Brent petrolün varil fiyatı haftalık bazda yüzde 7,3 değer kaybederek Ekim 2023’ten bu yana en sert düşüşünü kaydetti.
Çin’in ekonomik büyümesini olumsuz etkileyen faktörlerin başında yer alan gayrimenkul sektörü ve konut piyasasında yaşanan daralmanın, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumundaki ülkede talep düşüklüğü yaşanacağına yönelik öngörüleri beslemesi OPEC’in eylül ayı petrol piyasası raporuna yansıdı.
Buna göre grup, 14 Ekim’de yayımladığı raporunda küresel petrol talebine yönelik öngörüsünü önceki tahminine göre günlük 106 bin varil düşük açıklayarak talebin bu yıl geçen yıla kıyasla günlük 1 milyon 930 bin varil artışla 104 milyon 140 bin varil olacağı tahmininde bulundu.
Küresel petrol talebinde yavaşlamanın çoğunlukla Çin kaynaklı olacağına ilişkin veriler içeren raporda, Çin’de talep artışı geçen ayki raporda öngörülen artışın 70 bin varil altında kaldı ve günde 580 bin varil olarak edildi. Bu durum, piyasa oyuncularının petrol talebinde beklenenin altında büyüme olacağına yönelik beklentilerini güçlendirdi.
Söz konusu günde Brent petrolün varil fiyatı yüzde 4 değer kaybederek günü 75,43 dolardan tamamladı.
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) 15 Ekim’de yayımladığı eylül ayına ilişkin petrol piyasası raporunda da küresel petrol talebi öngörüsünü 38 bin varil düşük açıklayarak bu yıl küresel petrol arzının önceki yıla göre günlük 660 bin varil artacağını ve 102 milyon 900 bin varile ulaşacağını öngörmesiyle Brent petrol, yüzde 1,4 daha düşerek 74,37 dolara geriledi.
Bununla birlikte, en son 7 Ekim’de günü 80,8 dolardan tamamlayan ve son 9 seanstır aynı seviyeyi yakalayamayan Brent petrol, 18 Ekim’de haftayı 72,87 dolardan kapattı ve haftalık bazda yüzde 7,3 azalarak geçen yılın ekim ayından beri en büyük düşüşü kaydetti.
“Petrol piyasası, Çin’de talep artmadan güneşli günler göremeyecek”
Viyana Enerji Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Fereydoun Barkeshli, dünyadaki ekonomik gelişmelerin OPEC’in küresel petrol talebi öngörüsünü 3 ay üst üste düşürmesinde kilit rol oynadığını söyledi.
Çin’in 30 yıldır küresel petrol talebinin itici gücü olduğuna dikkati çeken Barkeshli, ülkenin ekonomisine yönelik endişeler sonucunda açıklanan tedbirlerin, 2024’ün üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde ülke ekonomisinin büyüyeceğine yönelik beklentileri artırdığını ancak bunun somut bir talep artışına yol açmadığını aktardı.
Barkeshli, Çin’deki ekonomik gelişmelerin Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerini hızlı bir şekilde etkilediğini ifade ederek, Çin’de yaşanan talep düşüşünün ASEAN ülkelerinin petrol talebinin de azalmasına yol açtığını dile getirdi.
Küresel petrol talebinin 2025 için de aşağı yönlü revize edildiği göz önünde bulundurulduğunda bir sonraki yıl için daha düşük fiyatların beklenebileceğine işaret eden Barkeshli, “Uluslararası petrol piyasası, Çin’de talebin arttığına işaret eden veriler olmadan güzel günler göremeyecek.” dedi.
“Avrupa, yılın ikinci yarısına eli dolu girdi”
Barkeshli, küresel petrol talebi öngörüsünün düşmesinde jeopolitik faktörlerin de önemli rol oynadığına dikkati çekerek, “Avrupa, 2023 ve 2024’ün ilk yarısında Rusya-Ukrayna Savaşı ve enerji güvenliği kaygıları nedeniyle yakıt alımlarını artırdı. Yani Avrupa, yılın ikinci yarısına nispeten eli dolu girdi.” diye konuştu.
Öte yandan, ABD yönetiminin İsrail’e düzenlediği saldırıya yanıt olarak İran’ın petrol ve petrokimya sektörlerine yönelik yaptırımları uygulamaya koyduğunu ve mevcut yaptırımları güçlendirme sözü verdiğini anımsatan Barkeshli, piyasa gözlemcilerinin bu kararı ciddiye almaması sebebiyle talep artışının tetiklenmediğini ifade etti.
ABD Hazine Bakanlığı, 11 Ekim’de İran’ın enerji gelirlerini elde etme kabiliyetini sınırlayarak ülkenin üzerindeki mali baskının artırıldığını duyurmuştu.
Barkeshli, bunun yanı sıra, ABD Başkanı Joe Biden‘ın petrol fiyatlarını seçmenlerin kararını etkileyebilecek bir faktör olarak gördüğü için seçimlerden önce fiyatlarda artış baskısı görmek istemediğine dikkati çekerek, “Her mevcut aday, faiz oranlarını istikrarda tutmak ve yerel üretimle tankları doldurmak için elinden geleni yapar.” diye konuştu.
“OPEC ve IEA hesaplamalarında farklı metodolojiler ve tahmin modelleri kullanıyor”
OPEC ve IEA’nın açıkladığı farklı talep tahminlerinin çeşitli düşünce ve medya kuruluşları tarafından gündeme getirildiğini vurgulayan Barkeshli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“OPEC ve IEA hesaplamalarında farklı metodolojiler ve tahmin modelleri kullanıyor. OPEC, üreticilerin arz verilerine doğrudan erişim sağlaması nedeniyle arz tahminlerinin en iyisi. İki sekreterlik arasındaki tahmin farkları, önceki yıllarda da gözlemlenmişti. Bu yıl ise veriler ve rakamlar bir derece politize edildi.”
Barkeshli, birçok ajans, banka ve özel kurumun talep tahminleri sağladığına dikkati çekerek, “Her şirket, kendisinin veya müşterilerinin beklentileri ve çıkarları doğrultusunda rakamlar yayınlıyor. Bu nedenle, verilerde zaman zaman bir yön ve amaç hissinin bulunması kaçınılmaz. Tahminlerime göre çoğu analizde farklılıkların kaynağı Çin’in talep verileri olmuştur.” dedi.
“Petrol piyasasının 2024’ü arz fazlası ile kapatıp 2025’e aynı şekilde gireceği kesin”
Bağımsız petrol piyasası analisti Gaurav Sharma da piyasa oyuncularının arz endişelerinin hafiflemesinin OPEC’in talep tahminini aşağı çekmesinde önemli olduğunu aktardı.
Sharma, 2024’ün başında pek çok kişinin arz fazlası yaşanacağı konusuna şüpheyle yaklaştığını ifade ederek, “Ancak şimdi petrol piyasasının 2024’ü arz fazlası ile kapatıp 2025’e aynı şekilde gireceği kesin.” görüşünü paylaştı.
Çin’in tüketiminin yakın vadede canlanacağına yönelik beklentilerin azalmasının da söz konusu verilere katkıda bulunduğuna işaret eden Sharma, “İran’ın Çin’e olan ihracat akışının muhtemelen devam etmesi bekleniyor. Sorun, Çin’in 2025’te İran’ın günlük 1,65 milyon varil ihracatının büyük kısmını satın alıp almayacağı. Çin’in ekonomik büyümesi ya da bu büyümenin yetersizliği bu noktada belirleyici faktör olabilir.” değerlendirmesini yaptı.