Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelmiştir. Küresel güvenliğin teminatı olarak yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf içindedir” dedi.
İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki Albaraka İslami Finans Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel sisteme yönelik eleştirilerini tekrarladı. “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü tekrarlayan Erdoğan, “Küresel sistemin yeniden dizayn edilmesi şart” dedi.
Zirveyi organize edenlere teşekkürlerini bildirerek konuşmasına başlayan Erdoğan şunları söyledi:
“Böyle bir zirvenin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. Doğu-batı arasında tarih boyunca ticari ve beşeri köprü vazifesi üstlenen Türkiye finansal piyasalar arasında da aynı rolü oynamaya başladı. Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi bu çabalarımızın ve vizyonumuzun adeta bir sembolü oldu. İstanbul’un finans ve İslami finans alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da tasdik ediyor. Albaraka Zirvesi inşallah İstanbul’un bölgesel finans merkezi konumunu küresel düzeye çıkarmaya matuf çabalarımızı destekleyecektir. Zirvenin İslami ekonomi sisteminin temel taşı olarak İslami finansın etik standartlarının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağını düşünüyorum. Bunun yanında global ölçekte İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine zirvenin yardımcı olacağı kanaatindeyim. Zirvenin şimdiden hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
İstanbul finans alanında büyük potansiyele sahip”
Az önceki konuşmasını ilgiyle dinlediğim Abdullah Kamil kardeşimi Albaraka İstanbul Zirvesi için yürekten tebrik ediyorum. Böyle bir zirvenin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. Doğu-batı arasında tarih boyunca ticari ve beşeri köprü vazifesi üstlenen Türkiye finansal piyasalar arasında da aynı rolü oynamaya başladı. Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi bu çabalarımızın ve vizyonumuzun adeta bir sembolü oldu. İstanbul’un finans ve İslami finans alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da tasdik ediyor. Albaraka Zirvesi inşallah İstanbul’un bölgesel finans merkezi konumunu küresel düzeye çıkarmaya matuf çabalarımızı destekleyecektir. Zirvenin İslami ekonomi sisteminin temel taşı olarak İslami finansın etik standartlarının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağını düşünüyorum. Bunun yanında global ölçekte İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine zirvenin yardımcı olacağı kanaatindeyim. Zirvenin şimdiden hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
“Uluslararası sistemde denge kaybolmuş durumda”
Son yıllarda dünyamız köklü bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ve 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik, askeri ve siyasi sistemin temelleri her yeni gelişmeyle birlikte daha şiddetli sarsıldığını belirten Erdoğan şöyle devam etti:
“Şunu çok net görebiliyoruz, uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelmiştir. Koronavirüs salgınının yol açtığı tahribatın enkazı kaldırılmadan Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiş bunu 7 Ekim’de Gazze krizi izlemiştir. İsrail’in yaklaşık 8 aydır tüm insanlığın gözü önünde Gazze’de işlediği toplu katliamlar küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiş, mevcut kurumlara olan güveni sarsmıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere dünyada nizamı sağlamakla mükellef yapıların adaletsiz ve çarpık karakteri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Açıkça ifade etmek gerekirse şu an dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak, zulmün önüne geçecek bir kurumsal mekanizma yoktur. Küresel güvenliğin teminatı olarak yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf içindedir. Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal bu sözün adım adım gerçeğe dönüşmeye başladığına şahitlik ediyoruz.”
“Sistemin değişmesine acil ihtiyaç var”
Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çektiklerini belirten Cumhurbaşkanı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Küresel sistemin tüm unsurlarıyla günümüzün gerçeklerine göre yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Dünya 5’ten büyüktür tespitimiz sistemin değişmesine olan acil ihtiyacı göstermektedir. Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze soykırımı ile birlikte artık bu kaçınılmaz bir hal almıştır. Şunu görmek ve kabullenmek mecburiyetindeyiz. Dünyanın devasa bir köye döndüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika’da onca yeraltı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa, Suriye’de, Sudan’da, Yemen’de, kan akmaya devam ediyorsa Gazze’de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa kusura bakmayın kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz.
Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz. Küresel sistemin elitleri bu tabloyu görmezden ve duymazdan geliyor. Fakat yaşadığımız her hadise, her bölgesel kriz yıllarca biteviye giden her kanlı barış ve barış karşısındaki savaş hepimize bu gerçekleri tekrar hatırlatıyor. İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak çözüm yerine sürekli sorun üreten mevcut sistemde özellikle ısrardan vazgeçmeliyiz. Bunun yerine daha dengeli, daha adilane, daha kuşatıcı bir sistemin ihdası için hep beraber el ele vermeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz meydan okumalar esasen hiç birimize başka bir alternatif de bırakmıyor. Hangi inanca, kültüre, millete mensup olursak olalım bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Küresel finansal mimarinin varlık gayesi aslında üretim ve refah artışına katkı yapmak olmalıdır.”
“Küresel borçluluk 315 trilyon dolar seviyesine ulaştı”
Küresel sistemin gelir ve sertette de adalesziliği beslediğini belirten Erdoğan şöyle devam etti:
“Var oluş gayesi üretimi, istihdamı ve değer üretimini desteklemek olan finansal sistem artık reel sektörden bağımsız ve reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür. Sistem gelir ve servet adaletsizliklerini besleyerek yapay büyümeye yol açarak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde aşırı baskı oluşturuyor. 2008 krizinden sonra borca ve faize dayalı finansal mimari krizi doğuran sebepleri ortadan kaldırmaya dönük gerekli adımları atmadı. Sistemin yapısal sorunları açıkça gün yüzüne çıktığı halde süreç geçici önlemlerle yönetilmeye çalışıldı. Bunun da mevcut sıkıntıları çözmek yerine derinleştirdiğini görüyoruz. Geldiğimiz noktada küresel finans mimarisinin oldukça kırılgan bir yapıda olduğunu bugün süreci doğru okuyan herkes kabul ediyor. Burada kısa süre önce açıklanan bir veriyi sizlerle paylaşmak isterim. Uluslararası finans enstitüsü verilerine göre, küresel borçluluk 2024 yılı ilk çeyreğinde rekor tazeleyerek 315 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Bu oranların bile sürdürülebilirliği şüpheliyken tahminler borçluluğun daha da artacağına işaret ediyor.
Günümüzde servet eşitsizliği dünyada en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesim, toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip.
Zayıfı daha zayıflatan, fakiri daha da fakirleştiren, zalimi güçlendiren bu (kapitalist) sistemin dertlerimize derman olmayacağını kabul etmek zorundayız.”
“Katılım finans sistemini geliştirmeliyiz”
Erdoğan, “Katılım finans sistemini hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor. Bunun için finansa yönelik bakış açısını değiştirmeliyiz. Kısa vadede katılım finansın bankacılık varlıkları içindeki payını yüzde 15’e taşımayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm bu birikimi müstakil bir katılım finans kanununu ülkemize kazandırarak taçlandırmak arzusundayız.Hazırlık çalışmalarımız devam ediyor.” dedi.