Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da “Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı”nda konuştu. Erdoğan konuşmasında, yeni anayasa, terör meselesi dahil birçok konuyu ele aldı. Programa katılmak üzere yurt içinden ve yurt dışından Ankara’ya teşrif eden misafirlere “hoş geldiniz” diyen Erdoğan, 2 gün boyunca verimli oturumların yapıldığına inandığı seminer programının idari yargı için hayırlara vesile olmasını diledi.
Bağımsız idari otoritelerin işlemlerinin yargısal denetimi teması altında düzenlenen program süresince dünyanın farklı köşelerinden yüksek yargı mensuplarını ülkede ağırlama fırsatı bulduklarını ifade eden Erdoğan, burada dile getirilen görüş ve içtihatların başta idari yargı camiası olmak üzere tüm katılımcıların ufkunu açtığına inandığını söyledi.
“Danıştay Türkiye’yi başarıyla temsil etmektedir”
Beş kıtadan yaklaşık 100 üyesiyle yüksek idari yargı mercileri arasında tecrübe paylaşımına imkan sağlayan birliğin bu yönüyle çok önemli bir istişare ve işbirliği zemini sunduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şura-yı Devlet dahil 155 yıllık güçlü geleneğiyle Danıştayımız 35 yılı aşan birliğe üyelik döneminde Türkiye’yi başarıyla temsil etmektedir. Dönem başkanı, yönetim kurulu üyesi ve yürütme komitesi üyesi olarak birlikte aktif rol üstlenen Danıştayımıza 2025 yılına kadar sürdüreceği ikinci yönetim kurulu üyeliğinde muvaffakiyetler temenni ediyorum. Bu vesileyle Şura-yı Devlet’ten bugüne Danıştay’da emeği geçen başkanlarımıza, üyelerimize, hakim, savcılarımıza ve personelimize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Afrika’dan Avrupa’ya, dünyanın pek çok bölgesinden kıymetli yüksek yargı mensuplarını misafir ettiğimiz bu önemli etkinliği Danıştayımızın eğitim tesisinin açılışıyla adeta taçlandırıyoruz.”
Erdoğan, bugün resmi açılışı yapılan eğitim tesisinin inşasına fiilen geçen yıl eylül ayında başlandığını, tesisi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak Danıştay’ın hizmetine sunduklarını dile getirdi.
Toplantı salonu, fuaye alanı, açık terası ve 500 kişilik çok amaçlı salonuyla toplam 785 metrekare alana sahip eğitim tesisinin, başkanlığın hizmet içi eğitim başta olmak üzere birçok ihtiyacını karşılayacağını anlatan Erdoğan, tesisin hayırlı olmasını diledi, kazandırılmasında emeği geçenlere tebrik etti.
”Yargı organlarımız modern, ferah, görkemli binalarda hizmet veriyor”
Milletin teveccühüyle 2002’de ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiklerinde adaleti, 4 önceliklerinden biri olarak ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bu önceliklerimizden hiçbir zaman taviz vermedik. Bu hedefimizin bir yanında hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeler varken diğer yanında adalet hizmetlerindeki altyapı eksikliklerinin giderilmesi bulunuyordu. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık. Yüksek yargı organlarımızın tamamını, sundukları hizmetin mehabetine ve saygınlığına uygun hizmet binalarına kavuşturmaya gayret ettik. Allah’a hamdolsun bu çabalarımızda muvaffak olduk. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacın gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor.”
Türkiye’nin teknolojinin de getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükselttiğini ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geç gelen adalet, adalet değildir düsturuyla yargı kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ve zamanında ifa edebilmeleri için gereken her türlü desteği sağlıyoruz. İster adli ister idari olsun adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz. Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılını adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması ve yargısı ile hep beraber dayanışma içinde hareket ederek gerçekleştireceğiz. Danıştayımızın güzide mensuplarına bu gayretlerimizde bizlere verdikleri ve verecekleri tüm destekler için şimdiden teşekkür ediyorum.”
Cumhuriyet’in 100. yılı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunulan ekim ayının Türkiye’nin tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.
29 Ekim’de bu topraklarda kurulan son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümüne ulaşılacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Cumhuriyetimizin 100. yaşını bir anma etkinliğinden öte yeni reform hamlelerimizle hak ettiği şekilde kutlamak istiyoruz. Son bir asrın kapsamlı muhasebesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Amacımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir şekilde girmektir.”
“Türkiye’nin ayağına vurulan prangaları söküp atma vakti gelmiştir”
Erdoğan, “Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizin tepesinde ülkemizi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin, 27 Mayıs 1960 darbesiyle Türkiye’nin ayağına vurduğu, 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur.” diye konuştu.
TBMM’nin 28’inci Dönem 2’nci Yasama Yılı’na başladığını anımsatan Erdoğan, Mecliste, yeni anayasaya dair yapıcı tavırları ve beklentilerini ortaya koyduklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya ve müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik. Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjdenin, Türkiye’yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasayla buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine ulaşan Meclisimizin, milletimizin her bir ferdinin, ‘İşte benim anayasam’ diyerek bağrına basacağı sivil bir anayasayı yapmasının önünde hiçbir mani bulunmuyor. Uzun yıllar sonra ilk kez yeni anayasa konusunda parlamentomuzda ve kamuoyumuzda oluşan müspet atmosferi bu bakımdan çok kıymetli gördüğümüzü belirtmek istiyorum.
Hukuk camiamızın da birikimleri, müktesebatları ve değerli önerileriyle bu sürecin dışında kalmamalarını bekliyoruz. Hep söylediğimiz gibi hakikatin kıvılcımı farklı fikirlerin çarpışmasından doğar. Türkiye’nin en büyük zenginliği, konuşan, iradesine sahip çıkan, sandığın namusuna halel getirmeyen, tercihini daima meşru yollarla ifade eden, demokrasiyi özümsemiş bireylere sahip çıkmasıdır. Türk demokrasisini ilk serbest seçimlerin yapıldığı 1950’den beri maruz kaldığı onca vesayet girişimine rağmen dimdik ayakta tutan, her seferinde yeniden ayağa kalkmasını sağlayan işte bu güçlü vasfıdır. İnşallah 85 milyon olarak tam bir demokratik olgunluk içinde mümkün olan en geniş, en kapsayıcı toplumsal mutabakatla bu hassas süreci başarıya erdireceğimize inanıyorum.”
“Güvenliği ve adaleti aynı anda tesis ve tahkim etme irademiz bulunuyor”
Adalet hizmetlerinin kalitesini, etkinliğini ve memnuniyet seviyesini arttırırken güvenliği de ihmal etmediklerini dile getiren Erdoğan, “Binlerce insanımızın hayatına mal olan bölücü terör örgütünden 15 Temmuz gecesi demokrasimizi hedef alan hain FETÖ’ye, marjinal örgütlerden DEAŞ’vari istismarcı yapılara, devlet otoritesine meydan okuma cüreti gösteren çetelerden kendini hukukun üstünde gören çeşitli oligarşik oluşumlara kadar tüm şer şebekelerine karşı yürüttüğümüz mücadelenin arkasında güvenliği ve adaleti aynı anda tesis ve tahkim etme irademiz bulunuyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri hukukun, kanunun ve demokrasinin dışında kümelenen hiçbir teşekküle, kendini milletten üstün gören hiçbir elitist zihniyete, bürokratik oligarşinin hiçbir formuna izin vermediklerini ve vermeyeceklerini söyledi.
Her ne suretle olursa olsun cezasızlık duygusunun toplumda yer etmesine ve devlet otoritesinin sorgulanmasına müsaade edemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Zalime merhamet mazluma zulüm demektir. Meşru yollar varken gayrimeşru yollara tevessül edenler, milletin canına, malına, huzuruna kastedenler, vatanımızın bekasına tehdit oluşturanlar, bu pervasızlıkların hesabını yargı önünde mutlaka vermek zorundadır. Adli ve emniyet birimleriyle bunu sağlamak devletin vatandaşına karşı sorumluluğunun bir gereğidir.” ifadesini kullandı.
Adalet ve güvenlik alanlarında 21 yılda elde edilen tarihi kazanımlara yenilerini ekleyerek mesuliyetlerini yerine getirmeye çalışacaklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şayet bu konuda mevzuatla ilgili bir eksiklik varsa gidermeyi, işleyişle ilgili bir sıkıntı varsa çözmeyi, iradeyle ilgili bir şüphe varsa ortadan kaldırmayı, hasılı nerede bir engel varsa aşmayı görev addediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde bu hususta daha kararlı adımlar atacağız. Zaman zaman bizlerin de şahit olduğu maşeri vicdanı yaralayan kararların önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyeceğiz. Tabii burada şu gerçeği ifade etmeden geçemeyeceğim; Türkiye dünyanın en eli kanlı terör örgütleriyle mücadele eden bir ülkedir.
Ülkemiz aynı zamanda jeostratejik konumuyla küresel güç kavgalarının odağında ve doğrudan hedefinde yer almaktadır. Güvenliğimizi tehdit eden hiçbir meselenin sadece yerel dinamiklerden kaynaklanmadığını, tecrübelerimizin ışığında çok iyi biliyoruz. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarına verilen aleni destek bunun en somut örneğidir. Aynı şekilde ülkemizde darbe suçu işlemiş, terör eylemlerine bulaşmış firari şahısların, Batı ülkelerinde siyasi sığınmacı maskesi altında korunup kollanması da bunun bir başka örneğidir. Son günlerde bazı mahkemelerin de maalesef buna alet olduğunu veya edildiğini görüyoruz.”
“Terör elebaşlarına yönelik hiçbir adım atılmamasını milletimize izah edemiyoruz”
Binlerce evladını teröre kurban vermiş bir millet olarak eli kanlı canilere gösterilen söz konusu müsamahakar tavrı anlayamadıklarını söyleyen Erdoğan, “Klasörler dolusu delile rağmen terör elebaşlarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz. Hele hele söz konusu kendi güvenlikleri olunca hiçbir sınır tanımayanların, bizim tamamen hukuk çerçevesinde, soğukkanlı bir şekilde yürüttüğümüz mücadeleyi eleştirmeleri apaçık bir çifte standarttır.” değerlendirmesinde bulundu.
Dağdaki, kamptaki veya sınır dışındaki teröristle mücadelenin kolay olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Ama çok daha zor ve çetrefil olanı devletin kılcallarına kadar sızmış olan cübbeli, üniformalı, kravatlı teröristlerle mücadele etmektir. FETÖ, amaçlarına ulaşmak için her yolu mubah gören, takiyeyi, gizliliği, yalanı kullanan, en kutsal değerleri bile istismar etmekten çekinmeyen asimetrik bir terör örgütüdür. Bunu bilmeden verilecek her türlü idari ve adli karar, adaletin tecellisine yardımcı olmayacağı gibi insanlık düşmanlarına da cesaret aşılayacaktır.” görüşünü paylaştı.
Dostlarından ve adaletin tecellisi için çalışan tüm kurumlardan beklentisini dile getiren Erdoğan, “Yaşadığımız her terör eyleminin sonrasında ilettiğiniz taziye ve kınama mesajları şüphesiz anlamlıdır, değerlidir, ama ülkemizin PKK’dan FETÖ’ye kadar envaiçeşit terör örgütüne karşı sürdürdüğü mücadelesinin başarıya ulaşması için asla yeterli değildir.” dedi.
“Vahşi, alçak, canice bir saldırıyla ve buna teşebbüs eden bir terör örgütüyle karşı karşıyayız”
Erdoğan, önceki gün Meclisin açılışına denk getirilen menfur bir terör eyleminin gerçekleştirildiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Polisimizin etkin ve süratli müdahalesi sayesinde teröristler emellerine ulaşamadan etkisiz hale getirildi. Yapılan soruşturma neticesinde bu iki teröristin bir başka ilimizde aracını gasp ettikleri ve altı aylık bebeği olan bir sivil vatandaşımızı şehit ettiği ortaya çıktı. Yani her açıdan vahşi, alçak, canice bir saldırıyla ve buna teşebbüs eden bir terör örgütüyle karşı karşıyayız.
Şunu da biliyoruz ki şayet bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve bir şekilde yurt dışına kaçmış olsalardı, siyasi sığınmacı denilerek korunacak, birileri tarafından adeta baş tacı edilecekti. Bugün terör eylemini kınayan dostlarımızın bir kısmı maalesef o zaman iade taleplerimize kuvvetle muhtemel olumlu cevap vermeyecekti. Bunu iddia olarak değil, kırk yıllık bölücü terörle ve on yıllık FETÖ ile mücadelemizde sık sık karşılaştığımız bir vaka olarak ifade ediyorum. Biz, acımızı paylaşan dostlarımızdan kınama mesajlarıyla birlikte artık daha somut adımlar görmek istiyoruz. Diğer türlü yapılan açıklamaların, bizi teskin, terörü telin eden beyanatların yaramıza merhem olmayacağının bilinmesi gerekiyor. Buradaki misafirlerimizin de destekleriyle, bu haklı beklentimizin, önümüzdeki dönemde daha fazla makes bulacağına inanıyorum.”
Bağımsız idari otoritelerin işlemlerinin yargısal denetimi programı ve resmi açılışı yapılan eğitim tesisinin, Danıştay’a hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, Türkiye’ye teşrif eden Uluslararası Yüksek İdari Yargı Mercileri Birliğinin temsilcilerine de şükranlarını sundu.
Erdoğan, Danıştay mensuplarına adaletin tecellisi uğrunda gösterecekleri samimi çabalarda muvaffakiyet temennisinde bulundu, buluşmaya vesile olan Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’e ve emeği geçenlere teşekkür etti.
Notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından açılış törenine geçildi.
Erdoğan, tesisin yapımında eski Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün de çok emeğinin bulunduğunu hatırlatarak, “Ama bitirmek Zeki Bey’e nasip oldu. Hakikaten hem dikey mimari değil, yatay mimariyle böyle bir eserin yargımıza kazandırılmış olması bizleri de mutlu etti ve kısa zamanda bitirilmiş olması da mimari noktada hakikaten ayrı bir mücadele.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından protokol ile birlikte kurdeleyi kesti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Sayıştay Başkanı Metin Yener, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, eski TBMM başkanları ve davetliler katıldı.