Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte bizi eleştirenlerin tamamı şimdi ülkemizi takdir ediyor. İHA ve SİHA’ların sembol olduğu savunma sanayii hamlelerimiz tüm dünyada hayranlıkla takip ediliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı Kale Yerleşkesi’nde düzenlenen Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 97. Kuruluş Yıl Dönümü Etkinliklerine katılarak, değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, MİT’in gizli kahramanlarının nasıl büyük bir özveriyle görevlerini ifa ettiklerini şahsen çok iyi bildiğini vurgulayarak,
“Kimi zaman sevdiklerinden, kimi zaman sağlığından feragat ederek görev yapan MİT mensuplarımızı burada ayrı ayrı tebrik ediyorum. Türkiye; ekonomik, siyasi ve askeri olarak küresel güç rekabetinin tam merkezinde olan bir bölgede yer alıyor. İnsanlığın gündemini meşgul eden krizlerin kahir ekseriyeti ülkemizin yakın çevresinde vuku buluyor. Etrafımız adeta bir ateş çemberi ile kuşatılmışken hem ülkemizi büyütmenin, hem de devletimizin güvenliğini sağlamanın gayretindeyiz. Belirsizliğin arttığı bu dönemde ülkemiz ekonomik, askeri, diplomatik ve istihbarı alandaki başarılarıyla adından söz ettirmektedir. Gelinen aşamada şu gerçeği hemen herkes kabulleniyor. Türkiye küresel satranç tahtasında oyun kurucu bir aktör olarak müessir güç konumunu günden güne pekiştirmektedir. ‘Masada ve sahada güçlü Türkiye’ iddiamız hamdolsun artık tüm unsurlarıyla birlikte gerçeğe dönüşmektedir. Bakınız bunu sadece biz söylemiyoruz. Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya dünyanın farklı kıtalarındaki pek çok muhatabımız da bu gerçeği dile getiriyor” dedi.
‘BU EKSENİN ADI TÜRKİYE EKSENİDİR’
Erdoğan, son dönemde Türkiye’nin küresel siyasette artan varlığı ile ilgili; kimi husumetten kimi hayranlıktan kimi de tamamen hasetlikten kaynaklanan pek çok haber, makale ve kitap yayınlandığını söyleyerek,
“Gerek ülkemizin attığı adımları takip edenler, gerekse 2002 öncesi ile bugünün Türkiye’sini karşılaştıranlar, aradaki farkı zaten gayet iyi görüyor. Karşımızdaki tablo şudur; birilerinin iddialarının aksine ülkemizde bir eksen kayması yaşanmamış, bilakis uzun arayışlardan sonra ülkemiz asıl eksenini bulmuştur. Bu eksenin adı da Türkiye eksenidir. Eskiden olduğu gibi ‘Başkaları ne der?’ kaygısıyla hareket edilmiyor. İç ve dış siyasette aldığımız her kararı, hayata geçirdiğimiz her politikayı tamamen Türkiye eksenli olarak belirliyoruz. Milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, Türkiye’nin neye ihtiyacı varsa, kimin ne dediğine bakmadan onu yapmanın peşindeyiz. Doğru zamanda doğru adımlarla milletimizin çıkarlarını gerek diplomasi, gerekse askeri sahada cesaretle savunuyoruz. Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyonlarımız bunun açık bir örneğidir. Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe harekatlarımız bunun örneğidir. Yaklaşık 30 yıllık işgalin ardından Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşturulması bunlardan biridir. Kadim bağlarımızın olduğu Libya’nın meşru hükümetine verdiğimiz destek bunlardan biridir. Ege’den Karadeniz’e ve Doğu Akdeniz’e kadar mavi vatanımızı koruma noktasında ortaya koyduğumuz güçlü irade bunlardan biridir. Bu örneklerin sayısını daha da çoğaltmak mümkün. Nasıl hiçbir başarı tesadüfi değilse, ülkemizin farklı sahalarda elde ettiği kazanımların hiçbiri de tesadüf eseri olmamıştır. Bu başarıların tamamında başta MİT olmak üzere ordumuzun, emniyetimizin ve diğer kurumlarımızın emeği, mücadelesi, alın ve yürek teri vardır” dedi.
‘KIZILELMA’NIN TESTLERİ DEVAM EDİYOR’
Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte dünyada taşların yerinden oynadığını ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu yeni dönemde jeopolitik giderek daha fazla öne çıkmaya başladı. Yine bu süreçte güvenlik konseptlerinde de köklü değişimlerin yaşandığını görüyoruz. Örneğin daha 5-10 yıl öncesine kadar savunma harcamalarını israf gören, kamu bütçesine yük gören devletler son 1-2 sene içerisinde adeta bir silahlanma yarışına girdi. Daha düne kadar güvenlik birimlerinin görev alanını daraltmaktan bahsedenler, içimizde de var, bütün bunlar bugün güvenlik kurumlarına sınırsız yetkiler veriyor. Batı’da da biz de de. Ülkeler arasında imzalanan güvenlik ve askeri iş birliği anlaşmalarının sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye hamdolsun bu riskleri çok erken fark eden, savunma kapasitesine yatırım yapmaya çok erken başlayan ülkelerden biridir. Geçmişte bizi eleştirenlerin tamamı şimdi ülkemizi takdir ediyor. İHA ve SİHA’ların sembolü olduğu savunma sanayi hamlelerimiz bugün tüm dünyada hayranlıkla takip ediliyor. Bir dönem yüzde 80 oranında dışa bağımlı olduğumuz savunma sanayi bugün ülkemizin katma değeri en yüksek ihracat kalemi haline geldi. 2023 yılında 5,5 milyar dolar savunma ihracatı yaparak Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. İnsansız savaş uçağımız Anka-3 ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. Bu alanda çarpan etkisi yapacak Kızılelma’nın testleri devam ediyor. Savunma sanayimizin yerli ve milli ürün yelpazesi genişledikçe ordumuz ve emniyetimizle birlikte MİT Başkanlığımızın da imkan, kapasite ve kabiliyeti güçlenmektedir. Bunun müspet sonuçlarını özellikle terör örgütlerine karşı mücadelemizde çok net bir şekilde görebiliyoruz.”
‘İNLERİNE GİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Erdoğan, insansız hava araçlarını etkin şekilde kullanan kurumların en başında MİT Başkanlığı’nın olduğunu bildirerek,
“Milli İstihbarat Teşkilatımız yaygın kaynak ağı ve ileri teknolojiye sahip imkanlarıyla teröristlere nefes aldırmıyor. Suriye ve Irak‘taki nokta istihbarı operasyonlarımızla PKK’nın sözde lider kadrosunu inlerinden çıkamaz hale getirdik. Artık istihbarat teşkilatımız bunların ayak takımları ile uğraşmıyor. Tamamıyla lider kadrolarını yok etmenin gayretinde ve mücadele bu şekilde veriliyor. Ve bu mücadeleyi bu şekilde sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Bunun için ne diyorduk devamlı; ‘inlerine gireceğiz.’ Peki girdik mi; girdik. Girmeye de devam edeceğiz. Aralarında örgütün sözde başkanlık konseyi, yürütme konseyi, askeri kanat, istihbarat, dış ilişkiler ve maliye sorumlularının da olduğu çok sayıda terörist ülkemiz için artık bir tehdit unsuru olmaktan çıkarıldı. Hemen her gün sınırlarımızdan 100’lerce kilometre ötede etkisiz hale getirilen bir caninin, bir alçağın haberini alıyoruz. Şehitlerimizin hesabını teröristlerden misliyle soruyoruz, soracağız” diye konuştu.
‘TÜRKİYE BELKİ YARINA BIRAKIR AMA YANINA BIRAKMAZ’
Erdoğan, bölücü terör örgütüyle birlikte DEAŞ’a da çok ağır darbelerin indirildiğini bildirerek, şunları söyledi:
“DEAŞ’ın sözde lideri El Kureyşi, MİT tarafından Suriye’deki ininde etkisiz hale getirildi. Türkiye Cumhuriyeti belki yarına bırakır; ama ihaneti ve terörü kimsenin yanına kar bırakmaz. DEAŞ’ından FETÖ’süne, PKK’sından DHKP-C’sine kadar milletimizi hedef falan hiçbir illegal yapıya hayat hakkı tanımayacağız. İster içeride, ister dışarıda olsunlar, isterlerse fizana kaçsınlar, devletimizin nefesi sürekli teröristlerin ensesinde olacaktır. Bilhassa 15 Temmuz gecesi 253 vatandaşımızı şehit eden FETÖ’cü hainlerin peşini bırakmamakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılında teröre ve teröriste kesinlikle yer olmadığının bilinmesini istiyorum. İnşallah bunu da sizlerin desteği ve gayreti ile birlikte başaracağız. İstihbaratın bir yüzü haber alma ve bilgi toplamaysa diğer yüzü de analiz ve kıymetlendirmedir. Ham bilginin titizlik de işlenip, karar vericilerin istifade edebileceği bir parametreye dönüştürülmesi teşkilatın en az diğer işleri kadar mühimdir” dedi.
‘MİT’İN SİVİLLEŞMESİ BİZİM DÖNEMİMİZDE DAHA DA HIZ KAZANDI’
Erdoğan, son 21 yılda özellikle 2010’dan itibaren teşkilatın insan kaynağının güçlendirilmesine yönelik pek çok adım attıklarını belirterek,
“Daha da güçlendireceğiz, daha da insan kaynağı noktasında elemanlarla takviye edeceğiz. İlk kez rahmetli Turgut Özal döneminde başlayan MİT’in sivilleşmesi bizim dönemimizde daha da hız kazandı. MİT sivilleştikçe asli görevlerini daha etkin, çok daha başarılı bir şekilde icra etmeye başladı. Şüphesiz bunda hiç ve dış tehdit algısının doğru ve isabetli yapılmasının da çok ciddi payı vardır. Vesayet dönemleri sadece ekonomimize, sadece demokrasimize değil, devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımıza da zarar vermiştir. Bu dönemlerde teşkilatın nelerle meşgul olduğunu, asıl sorumluluk alanı yerine vaktini ve enerjisini nerelere harcadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. İnşallah bir daha benzer enerji, vakit ve odak kayıplarının yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. Bugün teşkilatın tehdit öncelikleri, ülkemizin ve dünyanın gerçekleriyle son derece uyumludur. Kurumun insan kaynağı havuzu da MİT’in ufkunu, vizyonunu ve faaliyet sahalarının gerektirdiği ihtiyaçları karşılar hale gelmiştir. Önümüzdeki dönemde teşkilatın personel kapasitesini Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu yansıtır şekilde daha da güçlendireceğiz” dedi.
‘BENZER ACILARI MİLLETİMİZE TEKRAR YAŞATAMAYIZ’
Erdoğan, asimetrik tehditlerin bu kadar arttığı ve çeşitlendiği bir dönemde Türkiye’nin güvenlik konseptinin aynı kalmasının düşünülemez olduğuna işaret ederek,
“Biz değişen şartlara göre ülkemizin milli güvenlik hassasiyetlerini yeniliyor, güncelliyor, tehdit sıralamasında revizyonlara gidiyoruz. Terör ve yabancı casusluk faaliyetlerinin yanı sıra son dönemde düzensiz göç gibi, radikalleşme gibi, organize suçlar gibi, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi yeni tehditlerde kurumumuzun radarına girmiştir. Farklı maskelerin arkasına saklanarak milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışan 5’nci kol elemanlarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Bugüne kadar Suriye’den Irak’a ve Ukrayna’ya kadar çevremizde yaşanan çatışmaların kıvılcımının ülkemize sıçramasına izin vermedik. Gezi olaylarından 6-8 Ekim hadisesinde bekamızı hedef alan nice saldırıyı beraberce savuşturduk. Bundan sonra da mezhep, köken ve inanç üzerinden yürütülmek istenen operasyonlara asla müsamaha göstermeyeceğiz. Bu süreçte çağımızın nifak ve nefret yuvası haline dönüşen sosyal medya mecraları karşısında çok müteyakkız olmamız gerekiyor. Bölgemizde gerilimin tırmandığı bir dönemde bu mecraların ülkemize yönelik psikolojik harekatların merkezi olarak kullanılmasına seyirci kalamayız. Biz geçmişte bu tarz provokasyonların bedelini ödemiş bir ülkeyiz. Benzer acıları milletimize tekrar yaşatmayız’’ diye konuştu.
‘TÜRKİYE’Yİ TANIYACAKSINIZ’
Erdoğan, Türkiye’nin başta Gazze‘deki katliamlar olmak üzere bölgesel krizlerde sergilediği dik ve dirayetli duruşun birilerini rahatsız ettiğinin ve birilerinin hesaplarını bozduğunun farkında olduklarını ifade ederek,
“Son dönemde ülkemize yönelik ispiyonaj faaliyetlerinin yoğunlaşması bu rahatsızlığın tezahürlerinden sadece biridir. Bunlar karşısında elbette biz de boş durmuyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatımız göğsümüzü kabartan operasyonlarıyla kazın ayağının öyle olmadığını tüm dünyaya gösteriyor. İsrail’in ülkemizdeki casusluk şebekesini ortaya çıkaran teşkilatımız bizi tehdit edenlere cevabımız çok net vermiştir. Tabii bu İsrail’i ciddi manada şaşırtmıştır; ‘Nasıl oldu da bunları toparladınız, bunları aldınız, yakaladınız’ vesaire gibi. Daha dur bakalım bu, bu işin ilk adımı. Türkiye’yi tanıyacaksınız. Hala tanıyamadınız. Ama tanımaya mahkumsunuz” dedi.
Erdoğan, akıllı telefonların yaygınlaşması ile birlikte kamu görevlileri arasında yabancı mesajlaşma uygulamalarının kullanımının da arttığını söyleyerek,
“Söz konusu uygulamalardan resmi kurumlarımıza ait birçok bilgi, belge, not ve doküman da maalesef paylaşılıyor. Bu durumun bilgi güvenliği açısından ciddi bir zafiyet oluşturduğu açıktır. Avrupa ülkelerinin son dönemde bu uygulamaların kullanımı noktasında belli seviye ve görevlerdeki kamu personeline yönelik çeşitli kısıtlamaları hayata geçirdiğini görmekteyiz. Bu konuda devletimizin de artık harekete geçmesi gerektiği inancındayım. Yabancı aplikasyonlar yerine kendi şirketlerimiz tarafından geliştirilen Türkiye menşeli uygulamaların kullanılmasının teşviki bu süreçte bir alternatif olarak değerlendirilebilir” dedi.