J.P.Morgan, Türkiye’nin yakın vadeli dış borcu ve cari dengesini konu alan bir rapor yayımladı.
J.P.Morgan’ın Türkiye’nin kısa vadeli dış borcunu ve cari dengesini ele alan raporunda ülkenin 12 aylık dış borçlarını yönetilebilir görüldüğü ancak Kasım 2023 – Mart 2024 arasında cari açıkta kayda değer bir büyüme beklendiği belirtildi.
Kurum, Türkiye’nin kalıcı cari açığının yarattığı dış finansman ihtiyacınn 2023’ün ilk çeyreğinde tartışmalara neden olduğunu belirterek 2022 yılında 48,4 milyar dolar olan 12 aylık cari açığın Nisan 2023 itibarıyla 57,8 milyar dolara (GSYİH’nın yüzde 5,9’u) yükseldiğini kaydetti.
Banka, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın altın rezervleri dahil brüt rezervlerinin cari açık ve yerel faktörler nedeniyle 30,3 milyar dolar azalarak 98,5 milyar dolara gerilediğini ancak döviz rezervlerinin haziran ayından yükselmeye başladığına dikkat çekti.
YENİ EKONOMİ YÖNETİMİ, DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARI ÇEKEBİLİR
Öte yandan önümüzdeki 12 ay için 19 milyar dolarlık bir dış finansman açığı öngördüklerini, fakat yeni ekonomi yönetimiyle doğrudan yabancı yatırımların daha güçlü şekilde gerçekleşmesi ve bazı portföy girişlerinin bu açığı daha da küçültebileceği kaydedildi.
J.P.Morgan Türkiye’nin original vadesine bakılmaksızın önümüzdeki 12 ay içinde vadesi dolacak dış borcunun 2023 Nisan itibarıyla 202,9 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ifade ederek kısa vadeli borçları 3 kategoride değerlendirdiklerinin altını çizdi. Bunlar ülke risk algısına (ve küresel finansal koşullara duyarlı), mevduat güvenine duyarlı ve ekonomik aktiviteye duyarlı olarak sıralandı.
202 MİLYAR DOLARLIK DIŞ BORCUN 55 MİLYARI ÜLKE RİSKİNE DUYARLI
Raporda, Hazine’nin yurt dışı yerleşik kişilere eurobond ödemeleri, yerleşik bankalar ve şirketler tarafından yurt dışından alınan ödenmemiş kredilerin, 202,9 milyar dolarlık kısa vadeli dış borçların 55,2 milyar dolarını oluşturduğu ve bunların küresel finansal koşulların yanı sıra ülke riski algısına da duyarlı olduğu ifade edildi.
Öte yandan 95,3 milyar dolarlık (16,3 milyar doları TL cinsinden) kısmının ise mudi güvenine duyarlı olduğu ve bu mevduat yükümlülükleri için ihma edilebilir yenileme riski görüldüğü belirtildi.
Bununla birlikte 49,7 milyar dolarlık ithalat borçları ve 2,7 milyar dolarlık ihracat öncesi finansmandan oluşan 52,4 milyar dolarlık ticari kredilerde ekonomik faaliyetin seyrine göre zaman içinde otomatik olarak denge bulacağı için yenilenme riski görülmediği kaydedildi.
TEMMUZ-EKİM 2023 DÖNEMİNDE ILIMLI CARİ FAZLA
Banka Temmuz-Ekim 2023 dönemi için Türkiye’nin aylık dış borç ödemelerinin 2,4 ila 3,5 milyar dolar arasında olacağını, güçlü turizm ve düşük enerji ithalatı sayesinde bu dönemde ılımlı bir cari fazla gerçekleşeceğini öngördüklerini söylerek yakın vadede dış sektörden sınırlı bir baskı beklediklerini ifade etti.
Öte yandan olumsuz mevsimsellik nedeniyle Kasım 2023- Mart 2024 arasında cari açıkta önemli bir genişleme olasılığı görüldüğü ve Aralık 2023 ile Mart 2024 tarihlerinde ödenmesi gereken ağır dış borç ödemeleri olduğuna dikkat çekildi.
ENFLASYON TAHMİNİNDE YUKARI YÖNLÜ REVİZE
22 Haziran’da gerçekleşen faiz artışının yetersiz görüldüğü ifade edilen raporda enflasyon, büyüme ve cari denge tahminleri yukarı yönlü revize edildi. Öte yandan daha az ölçüde de olsa hala bir cari denge düzeltmesi öngörüldü.
Bankaya göre Nisan 2023 itibarıyla 57,8 milyar dolar olan yıllık cari açık bu yıl 46,4 milyar dolara ve gelecek yıl 32,8 milyar dolara geri çekilecek. Temmuz 2023’ten Haziran 2024’e kadar geçecek 12 aylık dönem için bu rakamın 29,7 milyar dolar olması bekleniyor.
YAKLAŞIK 9 MİLYAR DOLARLIK DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM BEKLENTİSİ
J.P.Morgan Türkiye ekonomisinin kısa vadeli dış finansal açığını hesaplarken Nisan 2023 itibarıyla önümüzdeki 12 ay için 8,9 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım olacağını öngördü.
Yeni ekonomik yönetimin önümüzdeki zorlu küresel zemine ragmen devam eden portföy çıkışlarını durduracağı inancı vurgulanırken TCMB ve Türk bankalarındaki döviz ve lira mevduatlarının sistemde kalmaya devam edeceği dolayısıyla tüm mevduatların vadesinin uzatılmasının beklendiği ifade edildi.
Hazine’nin bu yılki 10 milyar dolarlık dış borç hedefinin 7,5 milyar dolarlık kısmını kullandığı belirtilen raporda yerleşik olmayanlara olan 2,8 milyar dolarlık dış borcunu yüzde 100 oranın yenilemesinin beklendiği ve 23 Haziran itibarıyla Hazine’nin toplam dış borcunun sadece yüzde 35’inin yurt dışı yerleşiklere ait olduğunun altı çizildi.
“TİCARİ KREDİLER VE KURUMSAL KREDİLER YÜZDE 100 ORANINDA YENİLENECEK”
Banka ticari krediler ve kurumsal kredilerin, iç talebin dolayısıyla ithalat talebinin seyrine göre otomatik olarak düzenleneceği dolayısıyla yüzde 100 yenilenmesinin beklendiği ifade edildi. Kurum bankalar için yüzde 95 dış borç çevirme oranı kullanırken bu rakam banka dışı sektörler için yüzde 116 olarak öngörüldü.
Yayımlanan raporda önümüzdeki dönem için önümüzdeki 12 ay için 19 milyar dolarlık bir dış finansman açıığı öngörüldüğü ankcak net hata ve noksanların artma eğiliminde olması nedeniyle risklerin daha küçük bir dış finansman açığına yöneleceği tahmin edildi.
Bununla birlikte yeni ekonomik yönetim tarafından ortodoks politikalara beklenenden daha hızlı dönülmesi durumunda ülkenin Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinden daha güçlü doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy girişleri görülebileceği değerlendirildi.
TCMB’NİN REZERVLERİ YETERLİ
J.P.Morgan TCMB’nin 66,2 milyar dolarlık döviz rezervinin önümüzdeki 12 ay için 19 milyar dolarlık dış finansman açığını kapatmaya yeteceğini ve daha olumlu olarak Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin son haftalarda artmaya devam ettiğine vurgu yaptı. Kurum TCMB’nin zor koşullarda kullanılabilecek 41,3 milyar dolarlık altın rezervi olduğunun altını çizdi.
Bankanın değerlendirmesinde Temmuz-Ekim 2023 döneminde Türkiye’nin dış sektör dinamiklerinin, bu dönemde beklenen cari fazla ve hafif dış borç geri ödemeleri sayesinde yapıcı bir görüntüye sahip olduğu ve ülkenin önümüzdeki 12 aylık dış borçlarının daha da yönetilebilir bulunduğu ifade edildi.
Bununla birlikte 23 Haziran itibarıyla 108,8 milyar dolar olarak hesaplanan KKM hesapları nedeniyle TL üzerindeki baskının dış sektör dinamiklerinden ziyade Türkiye’de yerleşiklerin döviz talebinden kaynaklanmasının muhtemel olduğu ve önümüzdeki aylarda artmasının beklendiği kaydedildi.