ABD ekonomisindeki büyümenin devam etmesi beklense de Wall Street yine de resesyon tehlikesinin hala masada olduğunu düşünüyor.
Banka, yayınladığı bir podcast’te, bu yılki dayanıklı büyüme ve sağlam işe alımlara rağmen ekonomi için devam eden risklere işaret ediyor.
İşten çıkarmalar ve yüksek tarifeler
Insider’dan Jennifer Sor’un haberine göre, Morgan Stanley, en öncelikli olarak işten çıkarmaların artabileceğini ve başkanlık seçimlerinden sonra daha fazla tarife tehdidinin yüksek kalmaya devam edeceğini belirtiyor. Bankanın küresel baş ekonomisti Seth Carpenter‘a göre, bu iki faktör ABD’yi sert bir inişe sokabilir.
Carpenter, pandemi sırasında çalışan sıkıntısıyla uğraşan çoğu şirketin açık pozisyonları doldurduğunu belirterek iş piyasasındaki risklere dikkat çekiyor. Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre, ABD’deki toplam iş ilanları Ağustos ayında yaklaşık 8 milyona ulaştı ve bu, Mart 2022’deki zirvesinden yüzde 34 oranında düşüş anlamına geliyor.
Carpenter, ekonominin 2022’den bu yana faiz artışlarının kümülatif etkisi gibi herhangi bir nedenle yavaşlaması durumunda işverenlerin bir yıl öncesine göre çalışanlarını işten çıkarma olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor.
Kar topu etkisi
Carpenter, “Bu genellikle resesyona katkıda bulunan şeydir. Yavaşlama gelir ve sonra insanlar işten çıkarılır, işten çıkarılan insanlar daha az harcar, ekonomi daha fazla yavaşlar ve bu kartopu gibi büyür. Bu nedenle, herhangi bir nedenle büyük bir yavaşlama yaşarsak, belki de bir yıl öncesine göre daha fazla risk var” şeklinde konuşuyor.
Challenger, Gray & Christmas‘ın bir analizine göre, ABD şirketleri yıl başından Eylül ayına kadar geçen yılın aynı döneminde açıklanan işten çıkarmalara göre yüzde 0,8 oranında artışla 609.242 işten çıkarma planı duyurmuş durumda.
Olası tarifeler
ABD’yi resesyona itebilecek bir diğer zayıflık ise başkanlık seçimlerinden sonra olası tarifelerden kaynaklanıyor. Trump neredeyse tüm ithal mallara yüzde 10, ithal Çin mallarına ise yüzde 60 tarife uygulama sözü vermiş durumda.
Carpenter, bu önlemlerin enflasyonist olduğunu ve tüketiciler için fiyatları artırabileceğini söylüyor ve “Potansiyel olarak insanların daha az harcama yapmasına neden olacak ve bu da bir yavaşlamayı beraberinde getirebilir” diyor.
Tarifeler ayrıca imalat gibi endüstrilerde üreticilerin ihtiyaç duyduğu mallar için daha yüksek fiyatlara da yol açabiliyor. Bu, şirketlerin daha az üretim yapmasına veya üretim odaklı daha az yatırım yapmasına yol açabiliyor; bu da bir yavaşlamayı etkileyebilecek başka bir faktör olarak kabul ediliyor.
Trump yüzde 10 genel tarifeyi ve Çin mallarına yüzde 60 tarifeyi aynı anda uygularsa, Morgan Stanley’nin projeksiyonlarına göre, bu enflasyonun yüzde 0,9 puan artmasına neden olabilir. Bu arada, GSYİH yüzde 1,5 puan kadar düşebilir ve bu da üçüncü çeyrek GSYİH büyümesinin yarıya inmesine eşdeğerdir.
Yatırımcılar için risk
Carpenter, durgunluk tahmininden bahsederken, “Ekonomik gerileme temel senaryomuz değil. Ekonomi gerçekten de büyük bir darbe alabilir ancak bu, çok fazla belirsizliğin olduğu bir yer; bu nedenle bunu her ne olursa olsun bir risk olarak işaretlememiz gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
ABD’nin ekonomik görünümü son aylarda iyileşmiş durumda ve Wall Street’teki tahmincilerin çoğu, ekonominin enflasyonu yeniden canlandırabilecek şekilde büyümeye devam ettiği bir durum olan ‘yumuşak iniş’ senaryosuna daha fazla güven duyuyor.
New York Fed’in son tahminine göre, Eylül ayı itibarıyla ekonominin gelecek 12 ay içinde düşüşe geçme olasılığı yüzde 57 olarak görülüyor.
Carpenter, “Tüm artış döngüsü boyunca oldukça yapıcıydık. Aslında, yumuşak bir iniş çağrısında bulunuyorduk. Şu ana kadar tahminlerimizde yanıldığımız nokta, işlerin umduğumuzdan bile daha iyi sonuçlanması” diye ekliyor.