CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bugün İstanbul’da Ekrem başkana karşı artık adaylarının mücadeleyi tek başına yürütemediğini kabul edenler 17 bakanla İstanbul’a çıkartma, kuşatma yapıyorlar ” dedi.
31 Mart yerel seçimlerine dört gün kala İstanbul’un Esenyurt ilçesinde seçmenlere seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP’nin adayı Murat Kurum’un Ekrem İmamoğlu ile tek başına mücadele edemediği için 17 bakanın İstanbul’da seçim çalışması yürüttüğünü belirtti. Bakanların seçim çalışmalarına katılmasının AKP’li seçmenleri bile çıldırttığını söyleyen Özel, şöyle konuştu:
“Bugün İstanbul’da Ekrem başkana karşı artık adaylarının mücadeleyi tek başına yürütemediğini kabul edenler 17 bakanla İstanbul’a çıkartma, kuşatma yapıyorlar. Ancak bu tavır sizin gibi AKP’ye oy veren seçmeni de çıldırtıyor. ‘Maliye Bakanı, Murat Kurum yerine oy peşinde koşacağına emeklinin sorununa çare bulsun, emeklinin sıkıntısını çözsün’ diyorlar. ‘Çalışma Bakanı, Murat Kurum için oy toplayacağına işsizlik sorununu çözsün’ diyorlar. ‘Yargıya güven yüzde 30’un altına düşmüşken Adalet Bakanı’nın İstanbul’da ne işi var’ diyorlar. Bizim işimiz gücümüz Esenyurt. Ekrem başkanın işi gücü İstanbul. Peki işi gücü yoksulluğu ortadan kaldırmak, işsizliğe çare bulmak, adalet getirmek, kadınları korumak, gençlerin umutlarını arttırmak olan iktidarın bakanları güya tarafsız olacaklardı, güya bürokrat olacaklardı, teknokrat olacaklardı işlerine bakacaklardı. Siyaseti siyasetçiler yapacaktı. İçişleri Bakanı seçim güvenliğinden sorumlu olan sensin. Polis sana bağlı. Jandarma sana bağlı. Seçim güvenliği senin işin, sen gelmişsin İstanbul’da taraf tutuyorsun, Murat Kurum için oy istiyorsun. Yazıklar olsun böyle adalete, yazıklar olsun böyle devlet yönetimine. Geçen seçimi kumpas videolarla kazananlar, bir büyük yalanın arkasına sığınanlar, ‘Efendim açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük oyu bana vermelisin. Yoksa ezanı susturacaklar, yoksa bayrağı indirecekler, yoksa vatanı böldürecekler’ yalanı ile insanları korkutan, korku ittifakına cevabımızı bir kez daha veriyoruz. Esenyurt birlik beraberlik demektir. Kardeşlik demektir. Barış demektir. Esenyurt ittifakı ve Türkiye ittifakı hepinizi mahcup edecektir. Buna inanıyoruz buna güveniyoruz.”
“Biz insan ayırmıyoruz”
Geçen seçimi kumpas videolarla kazananlar, bir büyük yalanın arkasına sığınanlar, efendim ‘Açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük. Oyu bana vermelisin. Yoksa ezanı susturacaklar. Yoksa bayrağı indirecekler. Yoksa vatanı böldürecekler’ yalanıyla insanları korkutan korku ittifakına cevabımızı bir kez daha veriyoruz. Esenyurt birlik, beraberlik, kardeşlik, barış demektir. Esenyurt ittifakı ve Türkiye ittifakı, hepinizi mahcup edecektir. Buna inanıyoruz, buna güveniyoruz. Bizim birlikteliğimiz birilerini rahatsız etmiş, bir sürü yalan atıyorlar. Adaylarımızı, büyükşehir belediye meclis üyelerimizi karalıyorlar. Ahmet Özer bizim yol arkadaşımız, kardeşimiz, 10 yıldır birlikte siyaset yaptığımız, birlikte iddia koyduğumuz, birlikte milletvekili adayı olduğumuz Ahmet Özer’i sanki partiden değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Hapırsanız da köpürseniz de çıldırsanız da Ahmet Özer, Esenyurt’un, CHP’nin evladıdır, hepimizin başkanıdır. Hep beraber başaracağız. Biz insan ayırmıyoruz. Biz Esenyurt’ta sosyal demokratlardan oy istiyoruz, oy alıyoruz. Milliyetçi demokratlardan, muhafazakar demokratlardan, Kürt demokratlardan; Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle Esenyurt’taki herkesten, benim Esenyurt’taki göçmen akrabalarımdan, Selaniklilerden, Bulgaristan Türklerinden, hepsinden oy istiyoruz, hepsinden oy alıyoruz. Biz hep birlikte Esenyurt’uz, hep birlikte İstanbul’uz, hep birlikte Türkiye’yiz.
“TÜİK ne demek, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu”
Şimdi Esenyurt’ta bir büyük vazifeyi yapmaya devam edelim. Bayraklar değil, sadece eller kalksın. Meydandaki emekliler ellerini kaldırsın. Bundan 1,5 ay önce ben emeklilerle aramda bir diyalog kurdum. Dedim ki emekliler, evde oturarak, susarak, üzülerek bu süreci götüremezsiniz. Size büyük bir haksızlık yapılıyor. Gelin, meydanlara çıkalım. Benim sesime kulak verin. Sesime ses olun. Benimle birlikte olun. Söz veriyorum, sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız, dedim. Sağ olun. Sizler de o günden beri adım adım bütün Türkiye’de bizimle birlikte oldunuz. Şu gerçeği artık bütün Türkiye öğrendi. Adalet ve Kalkınma Partisi ilk geldiğinde, 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani hiç ellemese, size hiç dokunmasa, hiç ilişmese bugün 1,5 asgari ücret, 26 bin lira maaş alacaktınız ama dedi ki, ‘Ben emekli zammını TÜİK’e göre yapacağım. Enflasyonu onları ezdirmeyeceğim’. TÜİK ne demek, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Tayyip Erdoğan’ı üzmedi ama sizi üzdü. Emeklileri üzdü, perişan etti. O gün 1,5 asgari ücret olan emekli maaşı, bugün 0,59. Yani asgari ücretin yüzde 60’ının da altında. O gün en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. Yani her emekli 5,5 çeyrek altın kaybetti emekli maaşından. Bir emekli, bir çeyrek altını düşürse bütün gün onu arar. Şimdi her emekli bir kez değil, her ay; bir çeyrek altın değil, 5,5 çeyrek altın kaybetti. Nerede kaybettiniz? Bir seçim sandığında, nerede arayıp bulacağız? Yine bir seçim sandığında. 4 gün sonra önümüze gelen seçim sandığında bunun hesabını soracağız.
“Ben iki bayramda birer ikramiye vereceğim”
Ayrıca Ramazan mübarek gündeyiz. Allah oruçlarınızı kabul etsin. Bundan sadece 6 yıl önce, 2018 yılında emekli olan birisi bin lira bayram ikramiyesi alıyordu. Bunu 2015’te Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu söyledi. Dedi ki, ‘Ben iki bayramda birer ikramiye vereceğim’. Önce ‘Veremezsin’ dediler. Sonra ‘Biz de vereceğiz’ dediler. Sonra 3 Ramazan, 3 kurban, 6 bayram sözleri olduğu hâlde hakkınızı yediler. 2018’de bir maaş değil, bin lira verdiler. O beğenmediğimiz bin lira, tam 24 kilo dana kıyma alıyordu. Bugün, nisanın 2’sinde yatacak olan 3 bin liralık emekli bayram ikramiyesi, 6 kilo dana kıyma zor alıyor. 24 kilo nerede, 6 kilo nerede? Bayram sofranızdan, dolabınızdan, mutfağınızdan, evladınızın, torununuzun kursağından 18 kilo dana kıymayı çalmış durumdalar. Emekliler, bunun hesabını sormaya hazır mıyız? Bunun hesabını hep beraber sandıkta soracağız.
Esenyurt genç nüfusun yüksek olduğu ve genç işsizliğin çok yüksek olduğu bir kent. Şimdi Esenyurt’un gençlerine sesleniyorum. Biliyorum üzgünsünüz, küskünsünüz, 14 ve 28 Mayıs’ta bu yasakçı, bu baskıcı hükümeti değiştirmek istiyordunuz ve hep birlikte istedik ancak başaramadık. Şimdi gençler, sakın enseyi karartmayın. Sakın başınızı öne eğmeyin. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Bütün hesapları, bu gençler umudunu kaybederse, gençler küserse, gençler sandığa gelmezse gücümüzü koruruz diye yapıyorlar. Sizin umudunuzu bunun için kırmak istiyorlar. Konserleri yasaklayanlara, festivalleri yasaklayanlara, gençlerin barınma sorununu çözmeyenlere, özgürlük yerine gençlere baskı vadedenlere karşı hep beraber bu ülkeyi savunacağız ve gençlerin umutlarını yeniden yükselteceğiz. Bunun için Esenyurt’taki tüm genç kardeşlerimi 31 Mart günü kendi geleceklerine, Esenyurt’a, İstanbul’a ve Türkiye’ye sahip çıkmaya çağırıyorum. Sandık başına davet ediyorum.”