Tahıl koridoru anlaşmasıyla ilgili geçtiğimiz günlerde yoğun bir diplomasi trafiği başladı. Yeni Şafak yazarı Yahya Bostan tarafların anlaşmadaki son hamlelerini ve olası senaryoları köşesine taşıdı.
İşte Yahya Bostan imzalı köşe yazısının tamamı:
Bir kaynağım anlatmıştı. Tahıl koridoru faaliyete geçtikten birkaç ay sonra, yine gerilim yükselmiş ve Rusya koridoru askıya almıştı.
Ankara, mimarı olduğu koridorun dünya tahıl fiyatları ve enflasyonu üzerindeki pozitif etkisini görüyordu. İstenen düzeyde olmasa da yoksul ülkelere tahıl sağlıklı bir şekilde ulaşıyordu. Bu aynı zamanda olası bir Rusya-Ukrayna barışının pilot uygulamasıydı. Koridor gerilimi sınırlıyor, Karadeniz’e yayılmasını engelliyordu. Tahıl koridoru Türk diplomasisinin ürünü olan bir çatışmasızlık bölgesiydi başka bir deyişle. Bu yüzden Türkiye’nin güvenliğini de yakından ilgilendiriyordu. Umutlar pamuk ipliğine bağlıydı. Bu bağ kopmamalıydı.
İşte bunun üzerine o günlerde yoğun bir diplomasi trafiği başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koridorun yeniden hayata geçmesi için nasıl çabaladığını hatırlıyorsunuz. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ve Rus lider Putin’le temas trafiği yürütmüş, neyse ki Rusya’yı masaya dönmesi konusunda ikna etmişti.
O günlerde diplomasi çabaları sürerken birçok başkentten olduğu gibi Washington’dan da Ankara’ya telefon üstüne telefon geliyordu. Bir tanesi ilginçti. Daha önce ABD’de üst düzey görevde bulunmuş bir isim tahıl koridorunun devamı için Türkiye’de yoklama yapıyor, Ankara’nın diplomasi çabalarını övüyor, tahıl krizinin çözümü için Ankara’nın elini çabuk tutmasını istiyordu. ABD’li ismin bu ilgisi soru işareti yaratınca küçük bir araştırma yapıldı ve gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Söz konusu ismin danışmanlığını yaptığı şirkete ait iki gemi Ukrayna limanlarında kalmıştı. Türkiye küresel krizi çözme, Amerikalı isim iki gemi buğday peşindeydi.
Bu anekdot bize aktörlerin soruna farklı ajandalarla yaklaşabildiğini gösteriyor. Ülkelerin ajandalarını ise şöyle sıralayabiliriz. ABD tahılın dünya piyasalarına ulaşmasını Rusya’ya yaptırımların sürmesi koşuluyla destekliyor. Rusya, koridoru yaptırımların kaldırılması için bir pazarlık unsuru olarak kullanıyor. Ukrayna savaş ekonomisinde nefes alabilmek için tahılını dünyaya satmak istiyor.
Rusya’nın 17 Temmuz’da koridoru askıya alması üzerine yeni bir süreç yaşanıyor. Dikkatler Ankara’nın atacağı adımlarda. Ancak taban tabana zıt ajandalar çözümü zorlaştırıyor. Türk diplomasisi soruna bir çözüm ararken krizin geleceğiyle ilgili üç senaryo gündeme geliyor.
Birinci senaryo bir çözüm bulunamaması ve krizin derinleşmesi. Bu tablo ne ABD ne Rusya ne de Ukrayna’nın işine gelir. Gıda krizini tetikler. Taraflar arasında diyalog kanallarını tamamen kapatır. Rusya yaptırımları hafifletme hedefinden uzaklaşır. Ukrayna tahıl gelirinden olur. Alternatif seçenekleri gündeme getireceğinden askeri gerilimi ve çatışmaları tırmandırır. Nitekim tırmandırdı da. Rusya Tuna üzerindeki siloları hedef aldı, almaya devam ediyor. Aynı zamanda Ukrayna’ya giden tüm gemileri askeri gemi olarak kabul edeceğini açıkladı. Gerilim böylece Karadeniz’in güneyine kaydı. Karadeniz’de bir Türk şirkete ait ancak yabancı bandıralı gemiye müdahale Ukrayna’ya gidecek gemilere uyarı niteliğindeydi. Öğrendiğime göre Ruslar gemiyi durdurmaya çalışmış ancak gemi durmayınca gemiye asker çıkarmış. Gemi Türk bandıralı olmadığı için Rusların Ankara’yı bilgilendirme yükümlülüğü bulunmuyor. Ancak buna rağmen Moskova’ya “Karadeniz’de tansiyonu yükseltecek girişimlerden uzak durulmalı” mesajının iletildiğini söyleyebiliriz.
İkinci senaryo tek taraflı hamleler ve ikili anlaşmalarla alternatif güzergâh oluşturulması. Ukrayna ABD’nin telkinleriyle bunu deniyor. Tahılın Tuna Nehri üzerinden ya da karayoluyla Avrupa’ya taşınabileceği belirtiliyor. Letonya demiryolları yılda bir milyon ton Ukrayna tahılını taşıyabileceğini söylüyor. Türk Boğazlarından geçen 32 milyon ton tahılla kıyaslandığında bu planlar devede kulak kalıyor. Daha önce söylediğimiz gibi bu senaryo askeri gerilimi tırmandırmaktan başka bir sonuç üretmiyor.
Bu arada Rusya’nın Rus tahılını Türkiye üzerinden Afrika’ya gönderme amacı taşıdığı da basına yansıdı. Bu fikrin Ankara’nın yaklaşımıyla örtüşüp örtüşmediği de soru işaretidir.
Üçüncü senaryo Rusya’nın bazı kaygılarını gidererek koridora yeniden işlerlik kazandırmak. Herkesin kazandığı tek opsiyon budur. Bu opsiyon dünya gıda krizinin önüne geçiyor. Savaşan tarafları bir proje etrafında buluşturarak diplomasiye şans veriyor. Çatışmaların Karadeniz’in geneline yayılmasını engelliyor.
Ankara’da koridor dosyasıyla ilgili hummalı bir çalışma olduğunu biliyoruz. Çalışma tamamlandıktan sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Rus ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla görüşeceği, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus lider Putin’le bir araya geleceği öngörülüyor. Türk diplomasisinin üzerinde önemli bir sorumluluk var. Herkes Ankara’nın bulacağı çözümü bekliyor.