Avrupa Birliği (AB) üye ülkeleri arasında savunma sanayisini güçlendirmeyi, ortak silah üretim ve tedariğini teşvik etmeyi öngören Avrupa Savunma Yatırım Planı (EDIP) tüzüğü hakkında yürütülen müzakerelerde önemli bir gelişme yaşandı.
Financial Times’ın haberine göre Fransız diplomatlar, Brüksel’de yürütülen teknik görüşmelerde AB bütçesinden sağlanacak mali kaynakların yüzde 35’lik bir oranının Birliğe üye olmayan ülkelerin savunma ürünlerine harcanmasına, bu ülkelerden alım yapılmasına imkan sağlayan öneriye yeşil ışık yaktı.
Önerinin AB dönem başkanı Macaristan tarafından hazırlandığı, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’nın katkılarını içerdiği belirtiliyor.
“Bu Türkiye için iyi haber”
Avrupalı uzmanlar, bu gelişmenin Türkiye’ye olası etkilerini Deutsche Welle’den Değer Akal’a değerlendirdi.
Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin (CATS) uzmanlarından Jens Bastian, Fransa’nın tutumunu değiştirmiş olmasını önemli bir gelişme olduğuna işaret etmekle birlikte “Şimdi müzakerelerin bir uzlaşmaya doğru gittiğini görüyoruz. Bu uzlaşma ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’ye bu tür ortak savunma yatırımlarına katılmaları için kapıları açıyor. Ve böylece bu dört ülkeden şirketler de bu tür ihalelere başvurabilecek. Ancak nihai siyasi uzlaşma henüz çantada keklik değil” diyor.
Brüksel’de müzakere edilen tüzüğün önümüzdeki haftalarda önce üye ülkeler tarafından daha sonra da Avrupa Parlamentosu’nda onaylanması gerekiyor. 2025 yılının başında bu süreçlerin tamamlanması hedefleniyor.
Jens Bastian’a göre hem AB hem Türkiye savunma sanayi alanındaki işbirliğinden faydalanabilir.
Düşünce kuruluşu Avrupa Komşuluk Konseyi (ENC) Direktörü Samuel Doveri Versterbye de Fransa’nın tutum değişikliğini “Bu Türkiye için iyi haber” sözleriyle değerlendiriyor.
Vesterbye, Fransa’nın kapıları AB üyesi olmayan ülkelerin şirketlerine tamamıyla kapatan tutumunu çok uzun süre sürdüremeyeceğinin bilindiğini, ancak Türkiye’nin bu işbirliğinden dışlanmasına yol açabilecek ifadelere taslakta açıkça yer verilmesinde ısrarcı olabileceği ile ilgili epey spekülasyonların yapıldığını anlatıyor.
Samuel Doveri Vesterbye, “Ama bu olmadı, Türkiye dışlanmadı. Bu şimdilik iyi haber, iyi bir gelişme” diye konuştu.
“Kapsamlı mutabakata ihtiyaç var”
Ancak Fransa’nın yeşil ışık yaktığı taslak öneri “AB’nin güvenliğine” ve “iyi ilişkiler” ilkesine aykırı hareket ettikleri değerlendirilen ülkelerin savunma sanayi projelerine katılımını engelleyen bir madde içeriyor.
Vesterbye, daha önce yer verilebileceği konuşulan ve doğrudan Türkiye’ye işaret eden ifadelere göre artık daha muğlak ve genel ifadelerin tercih edildiğine dikkat çekiyor, “Gayet tabii ki bu gelecekte Türkiye’ye karşı kullanılabileceği gibi Donald Trump başkanlığındaki ABD’ye karşı da kullanılabilir. Ama şu anda bu söz konusu değil” dedi.
Bununla birlikte Vesterbye, bu alanda Türkiye ile yaşanmakta olan olumlu ve aşamalı yakınlaşmanın Fransa-Türkiye ilişkilerindeki bazı gerginliklerden olumsuz etkilenmemesi, sekteye uğramaması için aslında AB ile Türkiye arasında daha kapsamlı bir mutabakata ihtiyaç olduğunu, Türkiye’nin AB üye ülkeleri arasında savunma alanındaki işbirliğini sürekli hale getiren ve kısaca PESCO olarak adlandırılan Yapılandırılmış Daimi İşbirliği’ne katılmasının da büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Savunma sanayi alanındaki işbirliğinden her iki tarafın da fayda sağlayacağı görüşünü paylaşan ENC direktörü, “Türkiye’de savunma sanayi üretimleri, SİHA’ların üretim maliyetleri, çok uygun. Alman şirketleri bu nedenle Türkiye’ye büyük ilgi gösteriyor. Türkiye için de avantaj, bu işbirliğinin teknoloji transferine kapıları aralayacak olması” dedi.
İlişkilerde değişen iklim
Rusya’nın Ukrayna işgaliyle birlikte Avrupa’nın sahne olduğu yüksek yoğunluklu savaş, AB’yi hem Ukrayna’ya sağlanacak askeri destek hem de kendi savunmasını güçlendirmek için hızla silahlanmaya, ABD’ye bağımlılığı azaltmaya, Avrupa savunma sanayisini rekabetçi hale getirmeye yöneltti.
Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, Pazartesi günü yaptığı bir konuşmada Ukrayna savaşının artık bir bölgesel savaş olmadığını söyledi. Pistorius, Rusya’nın üç ayda tüm AB’nin bir yılda ürettiği kadar silah ve mühimmat ürettiğine işaret ederek artık savunma sanayi üretiminin hızlandırılmasının büyük önem taşıdığına vurgu yaptı.
Avrupa Komisyonu’nun 5 Mart’ta açıkladığı Avrupa Savunma Sanayi Stratejisi (EDIS) ve bu stratejinin hayata geçirilmesine dönük somut adımlar öngören EDIP tüzüğü teklifi de işte bu hedeflere ulaşılması için bir yol haritası çiziyor.
AKP hükümeti, AB ile güvenlik ve savunma sanayi alanında işbirliğini güçlendirmek isteyen Türkiye’nin Avrupa Savunma Sanayi Stratejisi’ne katkı sunabileceği yönünde Brüksel’e ve üye ülke başkentlerine mesajlar veriyor.
Ankara bu mesajları verirken eşzamanlı olarak Yunanistan ile ilişkilerini normalleştirmesi, AB ile gerilime yol açan Doğu Akdeniz politikalarını gözden geçirmesi ve son dönemde Batılı müttefiklerinin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara uyum yönünde adımlar atması, AB-Türkiye hattında suların durulmasına, işbirliğinin geliştirilmesine dönük adımlar atılmasını beraberinde getiriyor.
Avrupa’da savaş endişesinin artmasıyla birlikte AB ülkelerinin Türkiye’ye yaklaşımı da değişti.
Güvenliği önceliklendiren Almanya gibi ülkeler, Türkiye ile stratejik işbirliğine yöneliyor. Alman hükümeti uzun bir aradan sonra Türkiye silah ihracatına yeniden onay vermeye başladı. Hatta Ankara’nın Eurofighter savaş uçağı satın alma talebiyle ilgili olarak teknik görüşmelerin başlatılmasına da ilk onayı ekim ayında verdi.
“Türkiye ile işbirliği AB için önemli”
CATS uzmanlarından Jens Bastian, Ankara’nın AB ile savunma alanında işbirliği isteğinin gözardı edilemeyeceğini, NATO üyesi ve aynı zamanda Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’nin belirli alanlarda dışlanmasını doğru bulmadığını söylüyor.
“Türkiye ile işbirliği AB için önemli çünkü Türkiye, NATO’nun ayrılmaz bir parçası. Türkiye aynı zamanda Güneydoğu Avrupa’daki diğer ülkelerle işbirliği içinde, Güneydoğu Avrupa ve Karadeniz’deki güvenlik mimarisi için önemli bir çıpa” diyen Alman uzman, Türkiye’nin insansız hava aracı üretimiyle Ukrayna’yı destekleme konusunda da çok önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
Bunları NATO’nun ötesine geçen önemli işbirliği unsurları olarak nitelendiren Jens Bastian, “Bu aynı zamanda Avrupa savunmasının NATO üyesi olan ancak AB üyesi olmayan ülkelerle AB içerisinde nasıl organize edilebileceği sorusunu da gündeme getirmekte. Buna Türkiye de dahil” diyor.
“Türk savunma sanayisinin başarı öyküleri dikkat çekiyor”
Avrupa ülkelerinin ilgisini çeken Türkiye savunma sanayisini “yenilikçi” olarak tanımlayan Bastian, Türkiye’den Avrupa’ya bu alandaki ihracatın artmakta olduğuna işaret ederek özellikle de insansız hava aracı üretiminde olduğu gibi Türk savunma sanayisindeki başarı öykülerinin de dikkat çektiğini aktarıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 40 Eurofighter satın alma talebinin aynı zamanda Türkiye’nin NATO’nun Avrupa’daki savunma sanayisine duyduğu ilgiyi de gözler önüne serdiğini aktaran CATS uzmanı, “Bence Avrupa’daki savunma sanayisinin birlikte büyümeye, ulusal sınırların ötesinde işbirliğini geliştirmeye ve genişletmeye giderek daha fazla ilgi duyduğu açık. Türkiye’nin de bunun ayrılmaz bir parçası olduğunu düşünüyorum” görüşünü paylaştı.
Bu arada uzmanlar Türk savunma ürünlerinin sadece askeri alanda kullanılmadığını, düzensiz göçün önlenmesi ve doğal afetlerde de ikili ve çok taraflı işbirliğine imkan sağladığına işaret ediyor.
Jens Bastian, insansız hava araçlarının Türkiye ve Yunanistan sınırında düzensiz göçün önlenmesinde olduğu gibi sivil amaçlarla da kullanıldığını anlatırken “Ayrıca Türk insansız hava araçlarının örneğin Türkiye, Mısır ve Yunanistan’da olduğu gibi iklim değişikliği ile mücadelede de kullanıldığını görüyoruz. Yangının nerede çıktığını erken aşamada tespit etmek ve ardından da yardımların nasıl sağlanabileceğini koordine etmek için işbirliği yapılıyor” bilgisini paylaşıyor.
AB’nin beklentileri
AB, Türkiye’ye savunma sanayi alanında işbirliğine kapıları aralıyor olsa da süreç hassas. AB’nin Ankara’nın gözetmesini istediği beklentileri, öne sürdüğü şartları var.
Son dönemde ilişkiler gerilimlere sahne olmasa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öngörülemez U dönüşleri, Avrupa başkentlerinde yakınlaşmada ihtiyatlı tutum takınılmasını beraberinde getiriyor.
AB’nin Ankara’dan beklentilerini sıralayan CATS uzmanı Bastian, “Türkiye’nin, Ukrayna’nın işgalinin ardından Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katılması kilit öneme sahip bir koşul. Bu koşul Brüksel’de, hem Komisyon hem Avrupa Parlamentosu tarafından, Türkiye ile ister güvenlik ve savunma politikası alanında olsun isterse Ankara’nın istediği Gümrük Birliği’nin genişletilmesi konusunda olsun her zaman dile getiriliyor” diyor.
Avrupa Komisyonu’nun güvenlik ve savunma politikası alanında Türkiye ile genişletilmiş işbirliği için defalarca işaret ettiği bir diğer ön koşul da Ankara ve Atina arasındaki ikili ilişkilerin iyileştirilmesi şartı.
Jens Bastian, “AB üyesi ve NATO ortağı bir ülkenin tehdit edilmemesi ya da durumun ne denli kırılgan olduğuna dikkat çekecek şekilde sürekli olarak Yunan hava sahasının ihlal edilmemesi gerekiyor. Son olarak bir başka unsur daha var: Türkiye’nin Kıbrıs’ın AB’nin güvenlik ve savunma politikasının bir parçası olduğunu kabul etmesi gerekiyor” sözlerini kaydediyor.
EDIP için öngörülen bütçe
AB ülkeleri halihazırda silahların yaklaşık yüzde 80’ini birliğe üye olmayan ülkelerden, yüzde 60’tan fazlasını da ABD’den satın alıyor.
Dışa bağımlılığı azaltmak ve silah endüstrisini güçlendirmek için EDIP kapsamında ilk aşamada AB bütçesinden 2025-2027 yılları için 1 milyar 500 milyon euroluk bir pay ayrıldı. Ancak üye ülkeler bu payın hızla artırılacağına dikkat çekiyor.
AB’nin yeni göreve başlayacak savunmadan sorumlu ilk komiseri Andrius Kubilius “çok daha büyük rakamlara” ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kubilius, askeri teçhizat ve birliklerin AB genelinde kolayca harekete geçirilebilmesi için altyapının iyileştirilmesi amacıyla önümüzdeki on yıl içinde yaklaşık 200 milyar euroya, AB hava savunma kalkanının inşası için de 500 milyar euroya ihtiyaç duyulacağını açıkladı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise AB’nin önümüzdeki on yıl içinde savunma için toplam 500 milyar euro yatırım yapması gerekeceği söylemişti.