Asgari ücrete yapılan yüzde 49 zamla birlikte 17 bin 2 TL’ye çıkmasını iş dünyası temsilcileri yorumladı. İş dünyası enflasyonla mücadele vurgusu yaparken, artışın istihdam sayısında azalmaya neden olabileceği endişesi de var.
Asgari ücretteki yüzde 49’luk artışı yorumlayan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi yaptığı açıklamada, 2024 yılı için açıklanan asgari ücretin OVP’deki hedefler gözetilmeden tespit edildiğini belirterek, “Orta Vadeli Program rafa mı kalktı” sorusunu yöneltti.
OVP’de hedeflenen enflasyona göre asgari ücret belirlenmesinin esas alındığını dile getiren Eskinazi, “2024 yılı için yüzde 35 enflasyon hedeflenirken, artış yüzde 49 oldu. Döviz kurlarının hali de ortada. Asgari ücretin işverene maliyeti servis ve yemek dahil edildiğinde 1.000 doları buluyor. Bu asgari ücret ve döviz kuruyla ihracat hedefleri tutturulamaz” uyarısında bulundu.
Türkiye’nin 2024 yılı için belirlediği 267 milyar dolarlık ihracat hedefini tutturabilme olasılığının dünya ekonomisindeki resesyon ve Türk ihracatçısının kaybolan rekabetçiliği nedeniyle çok düşük olduğuna dikkati çeken Eskinazi, dolar kurunun 29,40 TL seviyesinde baskılandığı ortamda 17 bin 2 TL’lik asgari ücretin Türk ihracatçısının rekabetçiliğine bir darbe daha vuracağını savundu.
İSTİHDAM RAKAMLARINDA DA KAYIPLAR YAŞANABİLİR
2024 yılı asgari ücreti belirlenmeden önce “Belirlenecek asgari ücret Türkiye’de üretimin devam edeceği bir düzlemi göz ardı etmemelidir” çağrısında bulunduğunu hatırlatan Eskinazi, “Çağrılarımızın karşılık bulmadığını görmenin büyük üzüntüsü içerisindeyiz. Asgari ücretin işverene maliyeti bin doları buluyor. Bu şartlarda ihracat hedefleri tutturulamazken, istihdam rakamlarında da kayıplar yaşanabilir” uyarısında bulundu.
DÖVİZ KURLAR MEVCUT DURUMDAKİ BU ARTIŞI ABSORBE EDEMEZ
Türkiye’nin ihracatını sürükleyen hazırgiyim, tekstil, maden, tarım sektörleri başta olmak üzere emek-yoğun sektörlerin döviz kurlarının mevcut durumunda bu artışı absorbe edemeyeceğini savunan Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye 28 Mayıs seçimleri sonrasında yurtdışından beklediği yatırımları henüz bulabilmiş değil. İhracatçılarımızın getirecekleri döviz hayati derecede önemli. 1 Ocak 2021 tarihinden bu yana asgari ücretteki artış yüzde 496’ya ulaştı. 1 Ocak 2021 tarihinde 13,8 TL olan dolar kurunun bu şartlarda 68,5 TL olması gerekir. Bugün 68,5 TL dolar kuru Türkiye gerçekleriyle ne kadar örtüşüyorsa, 17 bin 2 TL asgari ücrette o kadar örtüşüyor. Türkiye’nin bu darboğazdan bir an önce çıkabilmesi için enflasyonu ivedilikle düşürmesi gerekiyor.”
Asgari ücret desteğinin verilmeye başlandığı 2016 yılında bin 300 TL tutarındaki asgari ücret içinde 100 TL olan desteğin, asgari ücret içindeki oranının da kan kaybettiğine dikkati çeken Eskinazi, “Asgari ücret desteği aynı oranı korusaydı bugün 700 TL yerine, 1.300 TL olması gerekiyordu” diyerek sözlerini noktaladı.
ASGARİ ÜCRET BİR TABAN ÜCRETTİR
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, 2024 yılı için asgari ücretin belirlenmesinin ardından bir açıklamada bulundu.
Akkol, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Zorlu bir süreci geride bırakıyoruz. Süreç boyunca, dengeli ve sosyal tarafların tümüne fayda sağlayacak bir asgari ücret belirlenmesinin önemini aktardık. Tüm paydaşlarımızın faydası için azami çaba gösterdik. Pozitif mesajlarla ülkemiz çalışma hayatına katkı sunmaya gayret ettik.
Biz, devlet, işçi, işveren ayrımına karşı olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Bizden sık sık duyuyorsunuz: Devlet, bizim devletimiz. İşçi, bizim işçimiz. İşveren, bizim işverenimiz.
İşçi-işveren-devlet bir ailedir. Bazen tüm konularda anlaşılır. Bazen de anlaşmazlıklar olabilir. Esas olan ailenin birlik ve beraberliğidir. Bugün bazı görüş ayrılıkları olmuş olabilir ama yarın başka konularda yine mutabakatlar sağlanacaktır. Bu masadan kalkıp, çalışma hayatının diğer odak alanları için yeni masalara oturacağız. Oralarda anlaşmalar sağlayacağız. Kutuplaşmak, ayrışmak, çatışmak bu aileye yakışmaz.
Ayrıca her zaman ifade ettiğimiz gibi, asgari ücret bir taban ücrettir. Makul olması gerekir. Hedefimiz ortalama ücretin artması olmalıdır. Bu nedenle, belirlenen rakamın üzerine çıkma imkânı olan işletmelerimize, ilave atılabilecek adımları atma çağrısında bulunmak isteriz.”
ENFLASYONLA MÜCADELE KARARLI BİR ŞEKİLDE SÜRMELİ
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da, asgari ücretin hayırlı olmasını dilerken, “Gelir vergisi dilimleri de yukarıya doğru güncellenerek çalışanların alım gücü artırılmalı. Bizim gündemimiz; üretim, yatırım, istihdam ve ihracat. Ülkemizin üretim gücünün korunması ve firmaların sürdürülebilirliğinin zarar görmemesi için enflasyonla mücadele kararlı bir şekilde sürmeli, reel sektöre destekler artırılarak devam ettirilmeli.” yorumunu yaptı.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç de, “2024 yılına ilişkin asgari ücretin çalışanlarımızın refahına, firmalarımıza ve ülkemizin kalkınmasına olumlu katkılar vermesini diliyorum. Hayırlı olsun.” açıklaması yaptı.
TİM Başkan Vekili -Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Kurulu Başkanı Fikret Kileci de şu açıklamayı yaptı; “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Vedat Işıkhan 2024 yılı için asgari ücretin yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL olduğunu açıkladı. Vatana, millete, emekçi kardeşlerimize hayırlı uğurlu olsun.”
EMEK YOĞUN SEKTÖRLER DAHA KIRILGAN OLMAYA BAŞLAR
Dün akşam açıklanan asgari ücrete ilişkin değerlendirmede bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, döviz kuru asgari ücrete yapılan zamma paralel olarak artmadığı takdirde 2023’ün ikinci yarısında yaşadıkları problemin aynı şekilde devam edeceğini kaydetti.
Gültepe, “Ne problemi? İhracatçı için fiyat tutturma problemi, satma problemi, istediğin büyümeyi yapma problemi. İstihdamın artışı noktasındaki özellikle sanayi tarafında emek yoğun olan sektörler daha kırılgan olmaya başlar. Dövizin artışı konusunda, yapmış olduğumuz toplantılarda girdi maliyetlerinin paralelinde gitmesi gerektiğini Merkez Bankası Başkanımıza ve etrafıma söylüyorum. Zaten şu anda bir rekabetçilik bir problem. Bir yaşıyorsak eğer, artmazsa iki yaşarız.” şeklinde konuştu.
Ekonominin bir anda yukarıya doğru çıkarılmadığını ve hala bir mücadele verildiğini ifade eden Gültepe, ihracatçılar ve üreticiler olarak ellerinde geldiği kadarıyla 2024’te para kazanma değil, ayakta durma politikasıyla ilerlediklerini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Zor bir dönemden geçiliyor. Enflasyonun zirve yaptığı noktalarda kurun çok fazla artmadığı noktalarda ister istemez Türkiye pahalı oluyor, yüzde 10-40 arasında. Talep düştü, pahalı kaldık. Türkiye pahalı olunca Türkiye’de hem ithalat çok fazla artıyor hem de ihracat yapamıyoruz. Hazır giyim nezdinde baktığınız zaman Türk markaları eskiden yüzde 80-90’ın üzerinde Türkiye’de imalat yaparken şu anda minimum yüzde 30-40 ile dışardalar. Niye dışarıdalar? Dışarısı çok daha uygun ve ucuz. İhracatı ve üretimi kaydırıyor yurt dışına. İçeri girdikten sonra işte az önce söylediğim noktalarda Türkiye’de yapsa satma problemiyle karşı karşıya kalacak. İngiltere’de bir mamulü satın aldığı zaman eğer Türkiye’den daha ucuzsa buradan almazsın. Dolayısıyla böyle bir şey olunca orada da bir satış problemi yaşıyor. Yapılan fiyat artışları dolayısıyla hem bir satış problemi hem de ihracatta aynı şekilde problem yaşanıyor.”
YÜZDE 49’LUK ARTIŞ KAYGILARI DAHA DA ARTIRDI
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ise asgari ücretteki yüzde 49’luk artışın emek -yoğun sektörlerde 2024 yılına ilişkin kaygıları artırdığını belirtti. Sertbaş, bu artışın ürün fiyatlarını yüzde 15-20 artıracağını dile getirerek, “Biz Avrupa Birliği pazarına çalışıyoruz. Bu ülkelerde yıllık enflasyon yüzde 4-5. Yüzde 20’lik artışı kabul ettiremeyiz. Döviz kurları da bizim elimizi zayıflatıyor. Döviz kurları üzerindeki baskının kaldırılması gerekiyor. Döviz kurları enflasyon seviyesinde artarsa hem istihdamımızı hem de ihracat rakamlarımızı koruyabiliriz” diye konuştu.
ASGARİ ÜCRET İKİ AY İÇİNDE ERİYECEK
Asgari ücretteki yükselişin Orta Vadeli Programdaki enflasyon ve döviz kuru artışı hedeflerinin üzerinde olduğunu belirten Sertbaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Asgari ücret az mı çok mu arttı diye tartışmanın bir anlamı yok. Bugünkü şartlarda 17 bin 2 TL geçinmek için zor bir rakam. Ev kiralarının geldiği durum ortada. Asgari ücret büyük olasılık 2 ay sonra açlık sınırının altında kalacak. Kaldı ki, yarından itibaren her şeyin fiyatı artacak çalışanların aldığı fark eline geçmeden eriyecek. Ancak bu artışı yorumlarken ekonominin diğer unsurlarına bakmak lazım. Asgari ücretteki artış OVP’deki enflasyon ve kur hedeflerinin üzerinde olduğu için çarklarda sıkıntılar olacak demektir. Özellikle hazır giyim gibi emek yoğun sektörler artan işçilik ve artan işçilikten dolayı yükselen diğer girdi fiyatlarıyla bu kur seviyelerinde ihracat yapmamız daha da zorlaşacak. Asgari ücretteki artış işsizliği ve fabrikaların kapanmasını beraberinde getirecek. Altı aydır müşteriyi kaybetmemek adına gerektiğinde zararına fiyatlar veriyoruz bundan sonraki günlerde daha da kötü fiyatlamalar yapmak zorunda kalacağız. Sadece işçilikten dolayı fiyatlarımızı yüzde 15-20 artırdığımız takdirde hiçbir müşteri böyle bir fiyat artışı kabul etmeyeceği için hedef fiyatını tutturacağı başka ülkelere gidiyor olacaktır. 2023 yılında sektörümüz ihracatta yüzde 9’luk kan kaybı yaşamıştı. Bu ortamda bu kan kaybının daha da artmasından endişe ediyoruz.”
HASSAS BİR SÜREÇ
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz da Bu noktadan sonra beklentilerinin fiyat istikrarının sağlanması ve istihdamın güçlü kaldığı, ekonomik aktivitenin de bunu koruyacak seviyede devam ettiği hassas bir sürecin yönetilmesi olacağını vurgulayan Kopuz, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle pandemiden bu yana gıda fiyatları başta olmak üzere küresel ekonomide ağırlık kazanan enflasyonist konjonktür, reel gelirler üzerinde de büyük bir baskı unsuru oldu. Halihazırda uygulanmakta olan sıkı para politikası tedbirlerinin iç talebi dengeleyici etkilerini görmeye başladık. Bununla birlikte şu durumu da belirtmeden geçemeyiz. Daha rakam bile belli değilken asgari ücrete gelecek zammı speküle etmekte hiçbir beis görmeyenler, son ürün fiyatının tüm maliyetleri, ücretlerden kaynaklanıyormuş gibi önden fiyatlayanlar, en hafif tabirle hakkaniyetli davranmamaktadırlar. Hem ücretli çalışanların refahını hem de ekonomik aktiviteyi destekleyecek bir rakam açıklandı. Diğer taraftan 500 lira olarak uygulanan asgari ücret desteğinin 700 liraya yükseltilmesini, işverenlerin üzerindeki yükün hafiflemesine destek olma noktasında anlamlı buluyorum.”